dünü gören herkes bugünu unuttu
yarında böyle devam edecek
hiçbir şeyin unutulmadığı bu azap dünyasında
kervan gibi, hayatım; geçip gidecek
türkülere karşı olan bir köylüyüm
Kapı çaldı
Yine ben mi geldim
Tanıyamadım, kimim?
Hoşgeldin, üşüyorsun.
Düşünülemeyen bir renk var gözlerinde
Perdeyi süslüyor narin kızıllık
Semadan narin bir haykırış
Mor sümbüller ve turuncu ışık
Toprak gözleri kalbimi sarmış
Bulut erir mavi gökyüzü
on dokuz kez zikredildi
her sabah yeniden doğuyorsun oysaki
öğreten oldun, geçmişin ziynetini
kıyametimi sevdirdin, gerçeğin zilletini
bambaşka duraklardayız artık
kullandığı maddeye göre şekillenir
gençlerin çevresi burda
eroinman daima ipe dizilir
hapçılar bir sokak aşağıda
güm güm ölüm sesi geliyor
Carl Jung`a göre kafirim
diktiğimiz fidana ise hiç bakma fırsatımız olmadı
ikili aitlik paradoksunda kırılan hatlar
aşk projeksiyonu temelinde bazı hatalar
Feyruz, sen dans et kulaklığımda
ellerim heyecanlanır ellerin için
gölgen dahi parıldıyor
yıldırımların uğrak diyarı
denize açılan tahtadan terasta;
gitmek için binlerce sebep vardı
kalmak için bir sebep bile yokken
dili düşmüş, sürülmüş
Anlamını bilmediğim fransızca şarkılar dinliyorum
Kırmızı balık gibi göldeyim kıvrılarak sarılıyorum geceye
uzun kelimeleri nankörce seçemem hayat kısa
toprak sıcak ve hava buz gibi bu gece
hahaha hahaha hahaha
Katran bulaştı ellerime
Sesim kanlanıyor gibiydi
Işık sızıyordu günlüğümde
Ne tekne ne kayık kaldı
Yıldızlar göğe mıh gibi takılı
İnce, ipince düğmelerim koptu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!