Dönüp bakmaz aynaya yaşantısı bulaşık,
Sanki herkesten temiz, sütten çıkmış ak kaşık.
Acılar bir dertler bir, nedir elden farkımız?
Kabul olsa duamız, döner birden çarkımız...
Biz dikenli iki gül, yan yana çift olsak da,
Kavuşur muyuz bilmem, göz göze hep baksak da?
Edepten hiç haber yok, baştan başa görgüsüz,
Ağzı açık konuşur, kilitsiz ve sürgüsüz.
Yakıtsız bir gemi gibi Dünya da sürükleniyoruz.
Bu günden sonra rüzgar, bizim tek gücümüz.
Bu yolda; kimi battı, kiminin ise kırık teknesi..
Artık tek temennim, rüzgarın kıbleden esmesi.
Başka kim kaldı bilmem, iyi niyet besleyen?
Kötü dolu hayatı, hep sabırla bekleyen..
Onca yol yürümüştür bu soğukta, ayazda.
Bir tas çorba ısıt, ver; odun getir alazla.
Kar, bir metre; çetin yol; bıyıkları, don buzla...
Sırtına almış yükü, borandan kimler gelmiş?
Aç mı, susuz mu, sorun; aşikar olur yarın.
Küt kırılmış kalemim, göğe sığmaz kederim,
Yazgı; benim yazgıysa, zaten gülmez kaderim.
İçinde neler gizli, sordun mu sayfalara?
Her kesime seslenir, esrarengiz bir hitap.
Açmaz isen kapağı, sürülmez kaygılara,
Gizli bir hazinedir, okunmamış her kitap.
Ey gülüm, can damarım, mahsun bakışlı yarim..
Gülüşüne kanarım, susuz kalmışcasına.
Ey candan öte canım, senden öteye harim,
Senden dir bu küllerim, aşka yanmışcasına.
Sen de kimsin şimdi?
Neden kamçılarsın bakışlarınla?
Ok misali kipriklerinle yüreğimden vurursun.
Yüzünü kapatmış acı çeken duygularımı neden okşarsın?
Bırak kapatsın yüzünü şımartma ne olur!
Dayanamaz yoksa, kaldıramaz bir dahaki örselenmiş bakışları.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!