Yandığın değilse hazanları
Yüreğinin
Yağmuruna ne gerek var ki göğün...
Işığına muhtaçsan eğer yakarışların
Atabilirsin gönlün maveralarına
Özgürce adımlarını...
Yalnızlığın
Geceye saklı bir yıkıntı sanki…
Karanlık
Ve kesif
Budadılar, karmaşasına aldandığın renkleri…
Saçıldığında hazandı oysa toprağa
Umut mu?
Neyin umudu?
Gün kaç kere doğar gözlerine
Kaç gün gülümser papatya, yüzüne
Kaç öksüz, yetim başı
Bir kalemim daha olsa
İster miydin yarısını?
Sayfalarımı yırtsam ortasından
Yeter miydi sana?
Bölüştüğüm her şeyde
Olur muydun diğer yarım?
.
.
Geçti...
Uzun zaman geçti aradan
Üşüştü kara kargalar gibi anlamın yüzüne
Gece mi elbisen?
Çok güzel olmuşsun
Siyahların içinde...
Sabahın
Ve akşamın...
Bir çiçeği koklamak hükmünde
Bir yaşıma daha erdim saklanışlarımla
Toprağa düştüğüm nice çocuk yanım
Yara bereye mahkumdu hep...
Ve hala da öyle
Ne yapayım?
Acılarım dizlerimi kanattığımdan değildi hep
Öyle miydi?
Sokağın mı soğuk?
Yoksa ben mi üşüyorum hayaline?
Bir ayrılık hikayesi mi olmalı hep güz?
Sert mi esmeli ecelime rüzgarlar?
Donmalı mı baktığım penceren hep?
Huzurla dinle müziğini
Sanki bir göl kenarı
Ve sazlıklar sarmış etrafını
Nilüferler
Süsenler gülümserken gözlerine
Dinle hadi
Ardında
Ne çok kurumuş mevsim bıraktın...
Desteleri bağlı
Ve susuz saplarında hasretler
Sanki buket buket soluşlarına şahit olurken krizantemlerin...
Geç ses verdi rüzgarlar




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!