Öyküsünü yazdığın değil sazlıklar
Geceye serenad yaptığı gibi değil kurbağaların
Ay ışığında kalamazsın hep
Bulutlar girer karakedi gibi
Aşkların arasına.
Rüzgarın savurduğu bir yapraktan ötesi gibisi yok
Anlamsız dünyaların kopuşundan belki
İçime bırakılan öğretilerin isyanı.
Korkum
Bırakıldığım vurgusuz yaşamlara
Ya da
Yıllara
Öyle olsa bile
Kelimelerim kifayetsiz
Ne damlası dokunur tenime yağmurun
Ne ısıtır beni güneş...
Anlatamazsın ki beni
Hiçliği tattın mı sen hiç?
Oysalara kalmasan keşke
Gece başka bir güzel bugün
Çalısını çırpısını temizlemişler sanki göğün...
Umutsuzca sevilere aktı hep erdirdiğin seneler
Halbuki göz ucuna tutuştuğun kaç yangın ederini bilir ki!
Demedim içlenmelerine inandırmak değil kendini,
Kendine yetmeler…
Paslanmış kelimelerin içinde kaldığınsa, aşk dediğin
Dua eder belki,
Ülkeni geçiyorum her gün
Her göz önü haletini çekip içime…
Viran şehirlerini kapatamazsın süslerinle
Açamazsın kapalı kapılarını ardına kadar
Biliyorum…
Açlığın
Neden bekletiyorsun gecemi?
Göğün mü ırak?
Yok mu tutanı?
Rüzgarlarının
Ellerinden.
Yoksa,
Dudaklarımda dünden çürümüş kelimeler
Şaki bir cümlenin ardı sıra
Direnemiyorum hançer darbelerinin ıslıklarına
Daha kaç saplamaya varacak canhıraş öfkeler
Nerede sükuta varacak bu apansız dellenmeler...
.
Aşklara kuraklığını öylece mi verdin?
Kum
Ya da toprak...
Biri çöl
Diğeri ölüm oysa...
Kum da mı ölüm dersin yoksa
Sevmedin mi?
İnanayım mı sahiden?
Gece beyaz mı
Yoksa sarı
Ya da turuncu da ben mi bilmiyorum?
Islatmaz mı yağmur?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!