Amansız bir karanlığın
girdabında gibiyim;
düşmüşüm boşluğa
Ne çıkaranım var,
Ne de çıkasım...
Bir çığ düştü içime...
De ki memleketimdir
Ölüm nöbetine kalanların
ve o soğuk şahadetin
acısıdır şimdi içimi soğutan...
Ne diye kanatırsın
kabuk tutmuş yaralarımı,
Çilesinde bir ömrün
eşiğinde intiharını...
Vurur kıyısına gönlümün
Ölüm tutmuştu nöbetini;
Pusu kurmuştu acılara,
Ve yine zamansız,
Ve yine sahipsizdi...
Her kuytuda ayrı bir çığlıktı
Dehlizim
ömrümdür benim;
hüzne gebe kalmış
bir sessizliğin
perde arkası gibi
Dört duvarına sitem ettiğimiz evlerin,
Kapısına hasretiz şimdi...
Soluduğumuza şükrediyoruz,
unuttuk varlıklarımızı;
artık kaç nefesimiz kaldı diye
hesap eder olduk...
Çocukluğumdan kalma
bir evin
toprak kokusunadır
özlemim;
her köşesinde
saklı gülüşlerin,
Meskenimdir,
İç çekişimdir
Özlemimde kalan...
Dünün keskin kokusu
Sarmıştır beni,
Bir çocuk var bir tarafta;
Aylan gibi...
Savaştan kaçan,
Üşüyen
Ve soğuğa teslim olan...
Eylüle döndü gözlerim,
Kaçıyorum
Ve kaçırıyorum
Bakışlarımı herkesten...
Bir sonbahar yaprağı gibiyim;




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!