Şimdi
firarisi olmak vardı
Tuşba'nın
ya da kavuşanı...
Sabahında
Amansız bir karanlığın
girdabında gibiyim;
düşmüşüm boşluğa
Ne çıkaranım var,
Ne de çıkasım...
Ne diye kanatırsın
kabuk tutmuş yaralarımı,
Çilesinde bir ömrün
eşiğinde intiharını...
Vurur kıyısına gönlümün
Ölüm tutmuştu nöbetini;
Pusu kurmuştu acılara,
Ve yine zamansız,
Ve yine sahipsizdi...
Her kuytuda ayrı bir çığlıktı
Dehlizim
ömrümdür benim;
hüzne gebe kalmış
bir sessizliğin
perde arkası gibi
Dört duvarına sitem ettiğimiz evlerin,
Kapısına hasretiz şimdi...
Soluduğumuza şükrediyoruz,
unuttuk varlıklarımızı;
artık kaç nefesimiz kaldı diye
hesap eder olduk...
Meskenimdir,
İç çekişimdir
Özlemimde kalan...
Dünün keskin kokusu
Sarmıştır beni,
Gece gibiydi düşlerim,
Karanlıktı...
Aydınlığı,
Loş ışıklar gibiydi
Ya da loş ışıkların
Ömrü kadardı...
Güne,
Günün seyrine,
Van Gölü'nde,
Bildiğim bir esintide,
Güneşin meylettiği
bir şehirde;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!