başımın üstünde öfkeli bulutlar
Beyaz gri, koyu siyahlar,
Kime kızmışsa kızmışlar
Ağızlarında korkunç homurtular.
Neye, kime bu kızgınlıkları?
Özgürlüğünü unutup kuşlara özenirsin.
Ama onlar gibi yaşamazsın
Acaba mutlular mı diye,
Bir defa da olsun sormazsın.
’onlar kuştur’, deyip geçersin
Birbirlerini doyasıya sevenler
Sevginin de ötesinde can bilenler,
Sanki küs olmuşlar gibi birbirlerine
Selamlaşmamak için başlarını çeviriyorlar.
Göz göze geldiklerinde,
Bu günde akşam oldu
Bak ufuklar kıpkızıl!
Güneş sarayburbubdan batıyor...
Horlayıp çiğnediğimiz topraklarda
Nice ermişler, evliyalar yatıyor.
Bana bir masal anlat baba
İçinde denizi, martıları olsun,
Güneşi ve balıklarıda bulunsun
Adı da İstanbul olsun baba, İstanbul! .
Bana bir masal anlat baba! ..
Bayramlarla birlikte mutluluk geldi
Sorunlar bitti sanılır.
Bayramlar biter
Eski günlere geri dönülür.
Mutsuzluğun, yorgunluğun,
Tortusu hep içimizdedir;
'Bu son olsun' demiştin
Neydi son olmasını istediğin?
Ne ben anlayabilmiştim
ne de sen söylemiştin.
Öylesine uydum ki sözlerine,
Ne senden, ne de
Bu yazda geçip gitti apansız,
Aniden soğudu havalar gibi sular da
Çok uzaklardan duyuluyor gürültüleri
Gökyüzünü teslim almış öfkeli bulutlar
Geç kalmış bir gül açar bahçemizde,
Üç adam, üç kara gölge
Bir biri ardına süzülüyorlar
İzbe sokaklara kara çamurlu yollardan,
Adeta memnunlar üzerlerine sıçrayan
Çamurlardan.
İçimizdeki sesin söylemek istedikleriydi;
Ak, yada kara değildi,
Hele, hele, kötü hiç değildi
Umarım bunun diyetini birgün,
Yüreğimize salınmış
Ödenmesi gereken bir salma gibi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!