(28. Yaş günümde, 1 yaşında çekıilmiş siyah beyaz resmimin arkasına düşülen not :)
Şu yokuş yukarı yolda yirmi yedi yalın adım
Herşey ne kadar değişmiş hep aynı kalsa da adım
(Tekirdağ, 10 Aralık 2000)
Baş aktör olmaya edince meyil
Sahneden kovuldu birçok figüran
Kahraman odur ki dünyayı değil,
Kendini dünyadan çekip kurtaran.
Düşme aşka! Derinlikte yok eşi
Ben düştüm de paramparça kırıldım
Kalpte kormuş yare hasret ateşi
Sönsün diye hayaline sarıldım
Sorma bana kimdir, nedir, nereli...
Sana küskün, senelerdir seviyorken delice
Demek artık gidiyorsun eş olup başkasına
Duyan olmaz kederimden ölüversem bu gece
Bu uzak gurbet ilinden bilet aldım yasına
Yola çıktım düşünürken biricik ellerini
Aşk nedir bulmak için en uca kadar gittim
İnanın bana dostlar, yol bitmedi, ben bittim
Önde çıldıranları, ölenleri işittim
Dönülen son noktadan son anda döndüm dostlar
Tam kalbim kül olurken, bir anda söndüm dostlar
Sana yazdıklarımı hiçbir şair yazamaz
Zira
Kimse beni gömdüğün kadar derin kazamaz
Yaşatmadığın buruk duygu kalmadı bana
Bir zamanlar dünyada tek dileğimdi yüzün
Doyurdum hasretimi, düşüne bana bana
Doymadığımda acı, keder, yas, elem, hüzün…
Şiirler tutuşturdum kavrulan ellerimle
Sözlerin güzel de kısıktır gardaş
Daha bir uzağa ses ver, çıkarsa
Koyduğun gedikler küçüktür gardaş
Erilmez “Derin”’e taş koy sıkarsa
Devamlı “kışt” dedin ite, yılana,
Gülsün her an gözlerin, sakın yaşla dolmasın
Sararmasın güzle al yanaklar, asla yasla solmasın
Ne gonca dudaklarda çatlak,
Ne de saçlarında ak,
Asla ama asla olmasın
Dökülürken takvimlerden her gün bir yaprak
Gönlümün, gözlerine gömdüğü hazinesi
Karun'u verem etti, ama sen hiç bilmedin
Yastığımla boğduğum gözyaşlarımın sesi
Geceleri titretti, ama sen hiç bilmedin.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!