18 yaşındaydım
Sandığım bir şey vardı
O da
Herkesin çok şey bildiği
18 yıl sonrasındayım
Bahçemde son ağaçtan hiç uçmayacak kumrum
Yalnızlık ordusuna karşı diktiğim surum
Çöl olmuş yüreğime yağan Nisan yağmurum
Olduğunu sanıp da, boşa sevmişim seni
Buhranlar girdabından canımı kurtaran el
Ne yangın alevlerinde ne bir kaza sonrasında
Ne katilin ellerinde ne de kurtlar sofrasında
Ne hastalık pençesinde ne akrebin kuyruğunda
Ölüm yalnız ama yalnız Yaratan'ın buyruğunda
Daha doğarken
ölüm işlenmiş alnımıza
nakış nakış
Kalbin her çırpınışı
kaçınılmaz sona doğru
Kardeşim Neval'e Sevgilerle.....
Duydum ki Neval adlı gül, bahçesine dönmüş
Çiçek dalında güzel, yurdunda hayat bulur
Tekirdağ sevincinden, gül bahçesine dönmüş
Görmesem ne gam, kokun İstanbul’dan duyulur
Tevazuyla eğmişsin, o dağ gibi gövdeni
İncinmesinler diye, cüce dolu ülkende
Bilsen ki “kambur” diye yaftalıyorlar seni
Bomboş bakışlarıyla serinlerken gölgende
Hortluyor on yılda bir haki mazi
Reva mı bu halka bu kısır döngü
Hani hak tartardı demir terazi
Sökük kefelerle o şimdi süngü
Gerçi daha yedi ay var önümüzde ama
Şaşıyorum şimdiden devrilen onca çama
Düğmemize bastılar, geliyoruz kıvama
Ayyuka çıktı, seçim yaklaştıkça, taklalar
Başı kıçı örter de, yalanı örtmez yama
Yaşlanıyorum
yaşamadan,
yaşayamadan seni
yaşlanıyorum
yaşayamadığımdan seni
Fikrin varsa poz verme, konuş fikrimi çürüt
Anlasınlar ne malsın ham beynini kustukça
Semiz gövden dinlensin, birazcık akıl yürüt
Adam sandılar seni, bilmiş bilmiş sustukça.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!