Asla Eskimeyen Gerçek Sevgiliye
Malzemesi ağaçtır, gümüştür ya da altın
Aşk duygusu kalplere çakılmış bir çerçeve
Bu kaçıncı resimdir buruşturup attığın
Gönül bu arayış ne, kader bu nasıl cilve
Rastlasam izine bunca yıl sonra
Tozuna cefamı bansam çok mu ki?
İsminin her harfi dilimde yara
Seslenip son bir kez ansam çok mu ki?
Hiç kalır ateşi bütün közlerin
Son günlerde,
korkuyorum elime almaya gitarımı
çalmaya kalktığım her şarkı
içi mermi dolu birer şarjör
Dudağımdan çıkan her şarkı minör,
Saçlarını sevdim
Her teli
Hayallerimi avlayan
"S"uçlu olta
Dalga dalga
Gönül denizime
Etrafını saltanat tacı gibi süsleyen kirpiklerinden süzülüp doğar güneş
Yeni günün müjdesini vermek için tüm insanlara,
Öperek gözlerini.........
Gözlerin...
Hayat ince bir hırka sabah akşam ördüğüm
Desen desen üstümde alemde her gördüğüm
Sol kısım tamamlandı, yolu yarıladım da…
Kalbimin hizasında tüm ilmekler kördüğüm
Yıkıntılar arasında boşuna dolaşma ey yar
Ne çok beklemişti seni depremden önce bu diyar
Doğan güneşin beşiği
Umudun sönme eşiği
Göğün yerle ilişiği
Adın Ufuk olsun senin
Önde, arkada her yerde
Babama,
Anlatırdın ya bazen,
nasıl okuduğunu, çoban kalmamak için köyünde…
Kimbilir, evden ırak, yediğin her öğünde
geçiştirdin açlığını gurbet elde simitle, çayla...
Tanımadım mı sandın, kim resimdeki bebek
Ben seni ayağının izinden de tanırım
Yalan mı? Her kıvrımı ezberletinceye dek
Kalbimi yeterince çiğnemiştin sanırım
Anlamadım mı sandın bilerek koyduğunu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!