Sungurludan Nostalji
Kazıklı tepedir adıyla namı
Çocukluğumuz geçti geçmişte anı
Yokuşu diktir yaşlıya döktürür yaşı
Mahalleli birbirine hep emmiyle dayı
Kadını kızı olmuştu anayla bacı
Getirsene gız garı, bizim bulgur aşını
Dök yufkanın üstüne, yayı ver sıcak sıcak
Tifsidiğin tavuğu, turşunun acısını
Yayık'dan getir ayran, hep beraber doyalım
Ecik unu getirin, hamuru da yoğurak
Ağır ağır çıkayım, manastırın tepeye
Kimler neler ediyor, yükseklerden görmeyi
Neler neler anlatır, şu garibin gönlüne
Gözlerimle göreyim, Sungurlunun derdini
Ankara’dan Çorum’a göz ucuyla taradım
Her evin gülüydü her evin canı
Şehrimin insanı canıyla kanı
O da fani oldu nerde ki hani
Sungurlunun canı Zala bacımız
Hamamda tellaktı her an muhtacız
Şehrimin içinden geçiyor yolu
Sungurlu Corum'un ana bir kolu
Hizmette alıyor her zaman sonu
Türkmenler yerleşmiş şu Sungurluya
Çarşısı pazarı ayrı bir hava
Bu gün mutlu günümüz, mutlu ettin bizleri
Dönüp baksan babaya, dermansızdır dizleri
Bulutsuz bir havada, anasının gözleri
Ha döktü ha dökecek, sevindirdin gülleri
Doktor vurdu neşteri, gözden yaşlar akarken
Sürgün
Her sürgünü, sürgün sanma kötüdür
Dağdan dağa atan gülü görseydin
Bir bakışı benim için ömürdür
Bu sürgünler sevdam için bilesin
Gel gülüm gülüşelim şu dünyanın haline
Esir etmiş kendine, yerlerde süründürür
Aşkı bilmez mecnunlar, tapınırken kendine
Sevgiyi bilmeyenler, insanı süründürür
Aleme şaşdım kaldım, ben insanım diyenler
Susmak neye yarıyor, lisanı dile getir
Haddini bilmeyeni, zincire vurun gitsin
Şelaleden akarak, gönüllere seslenir
Sevdiğine bir selam, gül kokuyla gönderin
Nehirler sessiz akar, ahenkli şırıltısı
Dilini tut deyip koyar yasağı
Gülsem ayrı bir dert, sussam bir ayrı
Durmadan laf sokup, olmuş bayağı
Susturmak isterken derdi var gayrı
*
Güçlüyü görünce diyemem dayı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!