Ey Rasül! Sen ne kutlusun ki tüm peygamberlerin sıkıntılarını, tüm ümmetin üzüntülerini bir arada yaşadığın halde gözlerin iplik gibi, ipek gibi nemli iken huzur veren rahmet duaların bizim içindi... Cenkte, beşikte, zikirde her mecliste, hep bizim içindi…
Selam olsun sana ve ehlibeytine Efendim…
Selam olsun sana ve ashabına…
Tüm hülyalarda, bütün rüyalarda sen varsın yahut sen olmalısın. Kadir kıymet seninle anlaşılır, arzular seni umutlandırır Efendim. İpek, kalbin gibi temiz diye ipek adını aldı. Işık nurundan çıktığı için ziya saçtı. Güzel senin gözlerinde anlamını bulduğu için adı güzel kaldı. Senden bahsetmek onurların en yücesi, Seni yazmak yazıların en şereflisi.
En kıymetli gözyaşı Sana dökülen, en kıymetli dua Seni anan, en güzel şiir Sana okunan, Sana yazılan, Seni anlatan. En güzel arkadaşlık Seninle olan, en güzel sohbet Seninle yapılan. En kıymetli yağmur Senin zamanında yağan, en kıymetli rüzgar Senin zamanında esen, Seni ferahlatan. Güneş hiç bu kadar mutlu doğmamıştı Senin üzerine doğana dek; ay bu kadar neşeli…
Senden önce dünya melekler, taşlar, ağaçlar Seni kaç bin yıl bekledi bilmem ama Senden 14 asırdır ayrı. Özlem mi zor, hasret mi? Özlemde çok zor ve heyecanlı bir bekleyiştir elbet. Çok da uzun sürmüştür nihayet. Ancak Seni taşıyan dünya bu hasretine daha ne kadar dayanır bilmem. Uhud ne kadar dayanır bilmem… Hira, hava ve su… Bilmem... Senin varlığını tadan dünya, Seni tanıyan dünya ne kadar ayakta kalır bilmem. Ama Senden sonra bir daha garip, bir daha zevksiz, bir daha mahzun. O bile aldatıcı oyunlarını eskisi gibi oynayamıyor. Eskisi kadar süslü duramıyor. Dünya o bile Sana aşık oldu Seni unutmuyor, seni arıyor Efendim! …
(Bu şiirin beyitleri birbirilerini yukarıdan aşağıya ve soldan sağa aynı takip eder.)
1 Nazar almışsın,,, Nişaneden,,,,, sorarsın halini,,, biganeden
2 Nişaneden,,,,,, anlamam halden,, halim beter,,,, biçareden
3 Sorarsın halini,,, halim beter,,,,, dermansız,,, divaneden
4 Biganeden,,,,,,, biçareden,,,,, divaneden,,,, bidareden
Bir ceylan gördüm dağda
Yok gümanım tok bir aslan gibi
İnşimas eyledi bir hoş kokusu
Mahşerde yanan kandil nefesi
Güller açtı o an, kuru bağımda
Yüksek tepelerden eyle nazar
Elveda… Belki son satırım belki de başı,
Temaşa… Başladı şimdiden gözümün yaşı,
Kargaşa… Ortalık aydınlık bu ne telaşı,
Vakıa… Gelip geçecek ömür yarışı,
Evlada… Kul olma sevdası rütbedir tacı,
(Güllere de râm olduk koklamak büyük nasip, Allahumme Salli Ala Seyyidina ya Habib!)
Her hayatı yaşardık, bir damla olsaydı baldan,
Anlatır asırlardır, bahseder herkes ondan
Menbaından içmiş onu, ashab-ı güzin-i kiram,
I.
Âraf’tayım, kaldım Arasat da
Nasıl taşırız bilmem bu yükü
Ey tarih ne olursun
/Bu defa yazma
Bir şehrengizdir
Durur Kayseri’nin başında
Korur bir muhafız gibi
Başı dumanlı olduğunda
Gizler haşmetini
Başını yorganına geçirir
K.
Gün ortasında;
Kaldırımlar arasına sıkışmış,
Dallar kadar ürkek,
Dolunay kadar ıssız,
Sessiz bir inilti...
Güller kuru mu yoksa
Gündüz müdür? Harput’ta
Ağaçlar yeşerdi mi?
Açmış mıdır ufukta?
Dervişler hep kalede
Lahzalarda aklımdasın,
Sana dokunamam
Farkındasın!
Gözlerine bakamam İnan,
Var onlarda nümayan!
Vazgeçtim kendimden,
Teşekkür ederim ??
Şiirlerinizi beğenerek takip ediyorum.Yüreğinize sağlık yolunuz daim açık olsun.Başarılarınızın devamını diliyorum.