öyle tutardım ki ellerinden
tut ki yüreğinden tutmuşum
yırtılırdı gökyüzü
hani maviydi sabahlarımız
çıplak ayaklarınla basardın bağrıma
çatlamış dudaklarına su verirdim
hesabı istemek için henüz erken
yaşadığımız yanımızda kârdır
ama daha yaşanacaklar var
dokunulacak tenler
öpülecek dudaklar var
beni kalbimden vurdular
siyahlar içinde bir kadın
ellerinde revolver
çekirdek kaburgayı deldi
aortu parçalayıp kulakçığa yerleşti
boş değildir sözler
kurşun hükmündedir
yazmışsam silmekle olmaz
söylemişsem geri alınmaz
bin düşünüp bir söylerim
ve öyle söylenmiş farzederim
ve birdenbire yağdı kar
bembeyaz düşlerimin üzerine
çok uzak bir memlekette
soyağacımı soydular
derin izler var yüreğime giden
patikalar keçi yolları
tutuklu dersin bazen
tutkulu anlar karşındaki
kastettiğin hangisi olsa da
iki harf yer değiştirmiştir en fazla
sıcak bir yazdı
ter ve buruşuk yüzler
bilmiyorum nasıl maviydi mavi gözler
cam gibi desem olmaz
porselen gibi desem uymaz
ama nasıl maviydi anlatamam
ah yiğidim, ah aslanım
ah sabahattin alim!
kürk mantolu bir madonnadan gayrı
ne çok ortak özlemimiz var
kırklarelinde, bulgaristan sınırında
bir ağacın dibinde kanıyor yüreğim
sen her inkar ettiğinde
izbe bir duvar dibinde
aşkımız kurşuna diziliyor
mavi atlastan bir gökyüzü
gözlerim gibi mavi inanamazsın
ve duvara düşmüş kan lekesi
kan sızıyorken bileklerinden
yıkıldı kumdan duvarların
saatler sabahın beşiydi
sonra nasıl oldu bilmem
sen ve morpheus
pier lotide kahve telvesi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!