I.
taş duvar aralıklarına sıkışmış kalmış
yanıyor
_____çoban yıldızı..
gece bekçisinin düdüğüne aldırmadan
gök gri ay soğuk
ben soğuk yıldızlar soluk
çiy kuru toprak ıslak
sen yoksun benden uzak
rüzgar susmuş yel yumuşak
tırmalanmış yara izleri kolumda
yüzümde ise ekşimiş nankör bir eda
hiddeti gözlerimden fışkıran sözlerde
__________________hesap soruluyordu gönlüme, bin azap feda..
paçalar sıvanmıştı nehir geçmek için
uzanmışım söğüt gölgesine,
yar saçlarımı okşuyor
______________ berrak su gibi
tatlı nameler dökülüyor dilinden,
____________yudum yudum içiliyor su gibi.
her yağmur yağdığında, saçlarım ıslanır
yanağımdan bir damla süzülür ve pencerende alevlenir yüreğim.
duman tüten dudaklarımdan sen dolarsın gururuma,
______________________________siman düşer bahtıma...
zulüm solar, gönlüme hancı olmuş
Uzaktan bakıyorum, iç geçiriyorum.
İstemesem de; gülen gözlerini görmeyi,
Yüzümü başka tarafa çevirsem de..
Gönlümün kıpırdanmasına gem, vuramıyorum..
Ya sen!
gözlerime bastırmış uyku mahmurluğu
zor zalim aralanmış kapakları
binbir zahmetle okuyorum yazılanları
anlamaya çalışıyorum bütün olanları
ceddim bazen yağmur olmuş küffar üstünde
buz gibi kaskatı kesilmiş su damlasına benzer yalnızlık dolu dakikalar
olası birkaç şımarık düşüncenin hakim olduğu o kararsız bekleyişler
asık suratlı gardiyan benzetmesi gibi kapıda bekleyen karmaşık çok bilmişler
ayakta yolculuğa alışmış, sanki, sırtında yılların yükünü taşıyor bu kelimeler
ve
nerdeydiniz? sessizce ağlarken, sevdiğini söyleyen o yalancı bakışlar…
seni soran yürek sancıma,
sevda kokulu gül yaprağına sarıldım.
sokuldum gülüşünde sızılayan
pembe düşlerine.
ağlaştım dert saran dikenlere.
Bir bavul dolusu fırtınaydı, ayrılığın rüzgarı.
Geride bırakılan yıkılmış fidanlar.
Yaşlanmış ağacın dallarından tutarlar.
Çıldırmışçasına yüzünü yalar, ayrılık rüzgarı..
Eller kirlenmiştir artık, terlemiştir ayalar.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!