Kıvrım kıvrım yollarıyla başı kıraç dağlar
ulaşmadı mı kireç taşıyla yare yazılan mektuplar
desen desen işlediğim kuşların kanatlarına
yolcusuz, avare, küllü yollar
hadi söyleyin ne oldu
yare giden mektuplar?
Katmer katmer dertlerimin üstüne çöreklenmiş, bir dağ yığınısın
Zıpkına hedef bir balık misali denizin sığlığında biçare kalan ben
Leylim sofralarına yeşillik dantelleri arasında bir intizamla sunulan
Hoyrat damaklar tanıttın, allı pullu nice dostane cilvelerinden sen.
Karanlık bulutlardın çiğli gecelerde, asaya takılı yırtık kepenekte
Karanlık geceler yığın yığın önümde
Beş ömür verdim bir ah aldım ben
Aydınlığım perde perde, yoktur günümde
Beş ömür verdim bir ah aldım ben
Yırtılmış patikalar yol vermez oldu
Biçare şansım tökezler durur beyhude
Ağlamaklı olsada gözlerim, selam yok dilde
Ahımı kaldı feleğin şu goncacık gülde
Ara beni bazen hiç olmazsa, o taş yüreğinde
Toprak elim taş, yüreğim ve gözlerim
Yakamozlardan beter parıldar
Ne beklersin burada kardeşim
İntikamı aşktan almaya hazır yosmalar gibi
Çıkar kılıcını kınından varsın mabedine bin hışımla
Koy beni burada
Ben çoktan vurulmuşum,sere serpe yatarım aynı yerde
Çin Setdi’nden ziyade engel teşgil eder bu beden
Gün doğacakmış gün
Büyüyün çocuklar büyüyün
Dün olcakmış, bu gün
Uyuyun çocuklar uyuyun
Gözleri bağlı geldi durdu dara
Yettim İsmail'im kurban olmaya
Aff-ı Hidayet'te gizli, ben sana
Yettim İsmail'im kurban olmaya
Doğmadan Res-ul etti şefaat
Aradı buldular beni
İki taş altında
baktı
gördüler ki
taş yatar altımda
sordular beni dilsiz taşa
Mehtabı gördüm dün gece yine,
Heybeli doruğundan bakarken denize
Bir haykırıştır doğdu içime;
Sensin özgür, sensin bahtiyar diye.
Doğ mehtabım özgürlüğe sonsuz aslansın!
Dostlarla bir olup,
Ölümüme ağlamak istiyorum
Göz yaşlarım göz yaşlarına karışıp,
Bahar yağmurunun okşaması gibi
Bir goncayı
Öyle okşamalı bedenimi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!