Senin bendeki kıymetini bilmediğin halde,
senin bendeki yürek kabartısını görmediğin halde.
kendini saklıyorsun suçlu çocuklar gibi...
bir sigara dumanı değil sana dizilen sözcükler,
ardına bakmadan kaçış hiç değil.
Canım bir bardak şarap istiyor;
Ne içmek,
Ne de kulaklarımı yıkamak için.
Denize dökeceğim;
Biraz da balıklar sarhoş olsun,
Efkarlansınlar bu gece,
yalnızlığına;
düşlerimi eklersem...
ufkuna;
gözlerimi...
tanrılar; ,
sessiz kalır,
bir tanedir,
düşen damla.
bir andır,
bakışım sana.
bir şarkıdır,
dilimizde hayat.
.
Yüzünde 'Meryl Strep-Zuhal Olcay' karışımı hüzün ve heyecan dolu bir genç kız kaybedilmiş bir günü bulma coşkusuyla içi kıpır kıpır bekliyordu.
Oysa hayatının en kısa,en hızlı,en güzel 'anını' bir filmin parçası gibi yaşayacaktı.
Bir adam elini rüyadaki gibi, tutup sıcaklığını bırakıp gidecekti.
O adam şiirlerindeki gibi fısıldayıp,gözlerine dokunup,yüreğini bırakıp gidecekti.
Bir tren garında olacaklardı,upuzun vagonların el sallanan pencerelerinin karşısındaki bir bankta.
sesin çizsin
ben anlatayım
kuşların kanadından düşenleri
baş harfleri eksik kelimelerden
bilmece tadında dizelerle
her gülüşünde
her ne ise anlamsız kılan yaşamı...................................
tutunabilecek bir harf dahi varsa........geçiniz............................
diline tad veren su bile güzel oysa...............
dokunduğun yerin belirsiz ısısı....................
soluduğun havadaki oksijenin sendeki işgalini düşün..................
baktığın pencerenin ne kadar büyük olduğunu............................
gemiler uyuyordu............
serseri bir mayın gibi geçtim aralarından,
gemiler........................ sise çizilmiş sönük ışıklarıyla
....................................................................yıldız misali.....
mayın gibi dedim ya.....dokunsam.....
.........................................................bir kent intihar edecekti....
Her gece sabaha kadar;
Sen, ben ve Eminönündeki güvercinler.
Artakalan buğday taneleriyle dertleşirken,
Geceler boyu ağlayan dalgalar.
Yorgun düşerlerdi, şebnem damlacıklarının yanına.
Ve her sabah;
beklemeliydin...........................
bil/di/ğin.....sözcüklerin....dışında olanlara............dokunmaya.
yağmur başlamıştı............üzerimde uzun yolculuğun çiğ kokusu.......
sarı ışıkları toplayarak cebime............kırmızılar sende...biliyordum.
vitrin camları kırılmamıştı henüz.........sakin uyuyorlardı.....
mankenlerin korumasında.
ya buraya kimse yorum yapmamışşş galiba henüz kimse burayı okumamış :) ben beğeniyorum.....