Sert geçerdi kış ayları, sırtımızda yapağı örme kazak
İçimiz titreyerek giderdik, okulumuz olsa da çok uzak
Panzoid çantamızı yapardık, bayırdan kaymak için kızak
Parmak uçları sökük eldivenlerle, böyle büyüdük işte biz
İtler dostumuzdu, iptendi tasması, gezerdik köy kasaba
Kırmızı beyazdır, rengi
Şehit kanından esinti
Türkiye Cumhuriyeti gibi
Bir adı var, bu bayrağın
Çok derindir, tarihi
Ölü buğdayı savurdum; toprağa
Dirildi; kalktı havaya
Yetinmedim, biçip kestim
Değirmende iyice ezdim
Çocukluk ve gençlik çağımızdı; ham idik o yıllar
Henüz yeni terliyordu, yüzümüzde çıkan kıllar
Burnumuz dikine, yüksekten uçuyordu akıllar
Aklımızla övünürken, bugünleri de gördük evlat
Okulu asmak bir hünerdi, cam kırmak ise güldürü
Bu topraklar, senin için olsun, sin
Cehennemin köz yerine giresin
Sana diyorum, eli kanlı hain
Bu kervan yürüyecek, bilesin
Bu ülkede hala, karnın mı doymadı
Ancak bir umut olarak geldim kapına
Görünmez ve bulutsu
Dumana benziyorum, sisliyim
Dağılacak gibi umutsu
Bekliyorken açarsın diye kapını
Burası dünya
İkinci milenyum
Toplandı; masanın etrafındakiler
Karar verme günü
Yer, BM Binası
Konu, Dünyada Sosyal Adalet
Bursa
Yeşil şehir, Osmanlı'nın ilk merkezi
Görünce, hayran bırakır herkesi
Bursa
Doğduğum şehir, evliyalar beldesi
Hani sen, telefonuma mesaj atmıştın ya
"Paris'ten sevgilerle" diye
Ben, Tophane'de çay içiyordum
O sıra
Bursa'yı tepeden izlerken
Ve Bursa'yı içime çekiyordum
Kalemimden damlıyor feryatla
Yazılı ağıtlar
Aşkımın tek delilidir sana
Çöp kutusunda biriken buruşuk kâğıtlar
16 06 2017
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!