Yaratılmış ağacın gölgesi
Altında bürüncek giyen eksiketek kadınlar...
Kadınlar sebepsiz yere serilmiş bedenlerine
Sebepsiz aşkı koymuşlar dallara
Meyvesine aşk...
Sana armağan bir ütopik dünya
Gerçeği şu mısralarda ara:
İçi titrer her yaşamın, ufuk orada da var
Geçmiş zamandan kalma bir çiçek...
Bir çiçek... kış koklar, soğuk koklar
Tuz tadında zemheri bir ayrılıktır göç... bilemezsin
Dağlar, taşların hapsettiği bir güne çıkar
Çocuk bakar, kuş bakar, çimen bakar
Bakar ki ellerinde hüzün tomu ...
Beyazlar,
Asrın gölgesinde güneşlenirken
Dışarda ressamın gözyaşları ve sen
Tutabilir miyim avuçlarımda;
Bedenim titrerken.
Gün doğuşunda
Ellerde kızıl güller
Uykulu sabahlara
Koşar mavi yelkenler
İnciler sabahı aydınlatır
bir çocuk öldü bugün...
saçları renk renk havaya karıştı
bir çocuk bir parça ah'la
olmalı mıydı?
İstedin, bir hayat... daha küçüktün
Bamtelini bilmezdin her an titrerdin
Ah canım! sebepsiz yere mi geldi;
Dünya sana, sen dünyaya...bilelim...
istedin bir hayat... elimde değil...
Hani bir şarkı eksikti, tamamlardım
fısıltı derdin değip geçerdi...
Yıllar oldu, çeyreği bitti zamanın
ekleyemedin...
gitmeli miyim...
Çocuğum ellerinde mermer taşlarla
Ne güzel gülümsüyorsun
Hırs değil,kin değil; gülüşünü bıraktığın boş tabaklarla
Bilmiyorum hangi oyuncağını düşünüyorsun
Kamelya
Çam ağaçları
Çok şehir bitirdim, geceler uzardı
Bürüncek kapılarda Pia ve şair;
Meczup kıvraklığında eğlenirdi
Tepsi tepsi Hayyam dörtlüğü
Dünya edebinin sınırlarına mimlenirdi
Geldi yine bir turuncu, belki yeşil
Didindi kapısında ay tomurcuğu bir gece
Kovalar kuytu bir derinliği gölgen
Korkarak bakar bebek kundağından
Bilsenki her solgun tarla,her sarı buğday
Çekinir uğultuyla yanan rüzgarından
Çocuklar,yaşanmışlığın delili çocuklar...
Karlar yağarmış,evler kar adam
Ne güzel gülümsüyor bakışların
Aşkları hiç hesaba katmadım.
Böylesine girececeğimi yerin bin kat dibine,
Daha çocukken...
Ne bileyim bulutların uçurtma olmadığını
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!