Ağaran saçlarım tarih düşürür,
Gittiğin o kara geceye Leyla!
Bin ömür verirdim mümkün olsaydı,
İsmindeki herbir heceye Leyla!
Zamana aldanma sakın ha yavrum,
Bir varmış, bir yokmuş insan nihayet...
Varlık da, darlık da birer imtihan,
Şeref ve haysiyettir en acı diyet...
Kimseyi hor görme, tepeden bakma,
Zaman artık eski zaman değil ki,
Dostunu düşmandan iyi seç oğul!
Mazini unutma, bak geleceğe,
Suyu bile üfleyerek iç oğul!
Kanaat et, yetinmeyi bilmeyen,
Zamana aldanma sakın ha yavrum,
Bir varmış, bir yokmuş insan nihayet...
Daha dün bilmezdin emeklemeyi,
Şeref ve haysiyettir en acı diyet...
Soğuk bir Sivas gecesinde,
devlet yurdunda,
Dinliyorum geceyi, börtü böceği...
Sessizlik yükseliyor hüzün kentinden,
Yorgunum, biten bin aşk cenginden...
Aklımdan bile geçmezdi,
Bir mandalı kıskanacağım,
Ellerine dahi dokunamadığım yarin,
Kiraz dudaklarına,
Dokunduğunu görene kadar
Bir mandalın...
Sekizden iki çıkınca, altı kalır,
Beşten üç çıkınca iki...
Oldum olası sevemedim şu matematiği...
Sevgili komşum, biliyorum,
Epeyce oldu sana borcum.
Çocuktum,
Sıcacık mısır ekmeği kokusu yayılırdı evimizin,
Kuzineli ocak başından.
Sabah mısır ekmeği,akşam mısır ekmeği,
Dünyanın en kutsal ürünüydü bana sorsanız,
O yaşlarda,
Sokakta, arkadaşlarıyla,
Misket oynayan çocuk,
Bir gece televizyonda,
Irak'ta,Afganistan'da, Lübnan'da,
Kardeşlerinin üzerine yağan,
Misket bombaları haberini duyunca,
Otuz altı seneden geriye kalan,
Bir kaç puslu hatıra, maziye ait.
Onlar da ismin gibi oldular yalan,
Senden kalan ne varsa al da öyle git.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!