İsmail Aksoy Şiirleri - Şair İsmail Aksoy

İsmail Aksoy

Uzaktaki sık ormanda yolunu yitirerek
geldi asker. Sözcüğün tam anlamıyla bitkindi
ve düştü sonra sarmaşıklarla ırmağın tüylere bürünmüş
büyük tanrısının ayakları yanındaki yapraklara:
bu yabanıl ormanda
yalnızdı dünyasıyla

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Çocuklarıma yemek yaptım ve dışarı çıktım
Lota'daki kocamı görmek için.
Bildiğiniz gibi polislerin hükmü geçer orada
ve onlardan izin alınmadan giremez kimse oraya.
Yüzüm hoşuna gitmedi onların. Buyruğu üzerine
Gonzales Videla'nın, birilerini içeri almadan önce

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Örüyorum tığ ile küçücük patikleri ve hazırlıyorum yumuşak çocuk-bezlerini: kullanacağı her şeyi kendi elimle yapıyorum. Kasığımdan gelecek O, tanıyacak yeniden benim kokumu.

Yumuşak koyun-derisi: O'nun için yüzüldün geçen yaz. Koyun bıraktı derisini sekiz ay boyunca şişsin diye, ve ocak ayında ağardı deri. Dikenin iğnesi ve böğürtlen-çalısı dikeni arama üzerinde. O'nun uyuduğu yer etimin yorgansı giyiti de öylesine yumuşacık.

Beyaz renkli çocuk-giyitleri! Görüyor onları O gözlerimin arasından ve gülümsüyor, ve biliyor yumuşacık olduklarını...

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Belki, belki toprak üstündeki bir katman gibi unutuş
çoğaltır bitkileri ve (ola ki) besler hayatı
ormanın karanlık humusu gibi.

Belki, belki koşar gelir insan bir demirci gibi
ocağa, demirin demirle olan savaşına,

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Haziran 1948. Sevgili Rosaura, ben burada,
İquiqe'de hapisteyim; bir gömlek
ve biraz tütün gönder. Bilmiyorum
bu tantana daha ne kadar sürer.
'Glenfoster' gemisine bindiğimde
seni düşündüm, canları nasıl çekiyorsa

Devamını Oku
İsmail Aksoy

XXXI

fakat sabahın seherinde şehir tümüyle başka olur
sabotajcının bitimsiz sevinci çınlar şölenin kulağında

parklar ve caddeler ve evler sarhoşlukla geçip gider

Devamını Oku
İsmail Aksoy

XXXII

ey caz müzikli ve çapulcu elli ve göğüs göğse aşklı
ve eter maskesi mırıltılı arzunun kasıncı

sen sakatların rakibi ölüm dansının küçük cümbüşü

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Topraktan ve okyanuslardan, kentlerden,
gemilerden ve kitaplardan tanıyorsunuz öyküyü
orda geri çeviren ülkeden
evini arayan bir taş gibi
doldurdu zamanın derinliği
mavi bir taç-yaprağıyla.

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Yıldızlardan kartal, sabah sisinden şarapdağı.

Kaybedilmiş kale, kör pala.

Yıldızla süslenmiş kemer, kutsal ekmek.

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Yürüyordu kalabalığın arasında
Sebastó bulvarında
düşünerek bir şeyler.
Kırmızı ışık durdurdu O’nu.
Baktı yukarı:
üzerinde

Devamını Oku