İsmail Adil Şahin Şiirleri - Şair İsmail ...

Bu sevdâ gönlümde dinmeyen acı,
Bilirim sevmenin suç olduğunu.
Ayrılık fikrine beynimin gücü
Yetmiyor, anladım güç olduğunu.

Varımken, yarımken benim değilsin,

Bir seni düşündüm, bir aya baktım:
Pırıl pırıldı ay yine dün gece.
Mehtabı yurdunda yalnız bıraktım:
Bana darıldı ay yine dün gece.

Mehtabı seyreden yıldızlar hayran,

Düş aşka da gör, sûreti hoş, kahrı yamandır,
Pervâne gönüllerde kalan kül ve dumandır

Bir sisli bakış, hisli duruş, puslu tavırla,
Sessizce düşen yıldırımın çarptığı andır.

BEYAZ ÖLÜM (SARIKAMIŞ)

Şu dağlar var ya, dağlar; Sarıkamış Dağları:
O dağlarda örüldü nice ecel ağları.

Soğanlı'dan cennete kalkıyor diye tren,

ALKIŞ

Derler ki, “ağaç meyve için taşlanıyor”,
Birkaç ipek tel uğruna can haşlanıyor,
Bal almak için öldürülürken arılar;
Maymun, ayı oynar diye alkışlanıyor.

Kandırırlar dostuz diye safları,
Biz çok duyduk böyle sahte lafları,
Anlamak zor değil amma kofları,

İnsanoğlu sevgiye aç olmasa,
Esâsını andırmasa her posa?

Aşkım hapishane, yârim gardiyan,
Kapılar demirli bakamıyorum.
Işıklar sönünce duruyor zaman,
Düştüğüm girdaptan çıkamıyorum.

Çektiğim hastalık nöbeti gibi,

“Bu bir cep telefonu konuşmasıdır”
Suzişciğim,
Sınavdan sonra hemen gel,
Ben her zamanki bodrum cafedeyim.
Hem ne gerek vardı bu kadar çalışmaya
Bitirince nolıcak ünversite, fakülte

Diyorlar ki, üzgünsün, mahzunsun bugün yine,
Hâlimi anlamıyor, hiç mi hiç bilmiyorlar.
Gönül hasret çekiyor gözünün gördüğüne,
Acı çekmek nasıl zor, nasıl güç bilmiyorlar.

Bilinmiş, bilinmemiş aslında hiç fark etmez,

Yalnızlık solgunu bir beyaz zambak,
Açmış dudağını ‘haydi gel’ diyor.
Koparırsa diye biraz korkarak,
Uzaktan uzağa ‘bana gül’ diyor.

Genç kız saflığıyla süzülür durur,