Yıktım yaptıklarımı, yazdıklarımı sildim
Kimse sevmez sanmıştım, hem sevdim, hem sevildim
Sevmemek karanlıktı ışıklar sundu bana
Ne sevdasız olurdum, ne sevdaya ehildim
Başıma gelen şeyler isteyerek olmadı
Bir aşkın gözyaşına hazırlanmış mendildim
Karanfil havâlı, gül boynu bükük,
Yalnızlık duygusu verdi menekşe.
Çiğdem dağda yalnız, dağ kırık dökük,
Dağları yerlere serdi menekşe.
Meraktır içimde türlü çiçekler,
“Akarsular kir tutmaz”, cömerttir çünkü huyu,
K arşılıksız veriyor billûr misâli suyu;
Ne kibir, ne şımarma akıyor enginlere,
Misâl verip duruyor gönlü de zenginlere,
Elbette kıskanacak onu nice kör kuyu…
Medâr-ı iftihârı Kayseri’nin bu pınar.
Ah bu şehir, bu şehir...çocukluğum, gençliğim...
O güzelim yıllarım geçti Düvenönü’nde.
Erciyes havasından, varsa biraz dinçliğim,
Hayat devam ediyor şimdi Serçeönü’nde.
Çalgı, düdük, dümbelek, davul, zurna ve keman,
Bahtımın Türküsü
Bahtım küstü gitti, barışamadım,
Yıllar yaman çıktı, yarışamadım;
Kendi kaderime karışamadım:
Her köşesinde rûhum, bulur kendinden bir can,
Bozkırda bir gülistan, vatan içinde vatan.
Seni sevmek bir görev, sende yaşamak şanstır;
Misafir olmak sana, mutluluktan avanstır.
Kovan kovan, petek petek
Ballar seni söyleyecek.
Baharlarda renk renk çiçek
Allar seni söyleyecek.
Sevdâ başımda tuterken,
Sahne aldık tiyatrodan bir anlık,
Bir nefes az, iki nefes çok dostum.
Kesivermiş ışıkları karanlık,
Kes rolünü dublör, suflör yok dostum.
Seyircidir dağlar, taşlar, ovalar,
Yıldızları tespih yapabilsem elime,
Her ismini bir bir döküversem dilime.
Her ismi güzeldir, ama hamd etmek için,
ALLAH adı gönlümce muazzam kelime.
'Bütün dünyâya küskündüm, dün akşam pek bunalmıştım;
Nihayet, bir zaman kırlarda gezmiş, köyde kalmıştım.
Şehirden kaçmak isterken sular zaten kararmıştı,
Pek ıssız bir karanlık sonradan vâdiyi sarmıştı.
Işık yok, yolcu yok, ses yok, bütün hılkat kesilmiş lâl...
Bu istiğrâkı tek bir nefha olsun etmiyor ihlâl
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!