Ne yabancı ne elsin
Kız sen ne güzelsin
Güzelliğin huyunda
Söyle ne var soyunda
Şu dudaklar, şu gözler
Her yıldırımda
Düşmüştür sanırsın
Düşmemiş çıkmıştır.
Yeryüzünden gökyüzüne
Bir enerji boşalımıdır
Yer kürenin kükremesi
Kara saplanan kar küreğin
Çamurla kirlenmez yüreğin
Tertemiz çıkardı inansan
Bir su damlası gibi safsan
Tutsanda camı kalmazdı bir iz
Sırrı verirsen ele
Herşeyin gider sele
Canan bildiğin bile
Satar seni ecele
Hayatın oyunları
Doğanın en güzel yeşili,
Asılı sanki dut ağacında,
İpeğin özü, besbelli yapraklarında
Onları kemiren bir kurt
Bu ipekböceği aslında,
Bir koza için mi bunca telaş
İyilik yap, bir gün kıymeti bilinir,
Kötü isen, namın çabuk silinir.
Ne mezarlar doldu kötülerle, nefretle anılır.
Kefenin cebi olsa, ne götürülecek sanılır.
Zenginin borusu ötmezde o gün
Mahşer duyar ki, sur çalınır.
Üstümdedir bütün ömrün sancısı
Nerden gelir bu çilenin acısı
Nergis değil güldür belki incisi
Hepsi birden kaderimin falcısı
Nasıl olsa ben giderim yoluma
Üç dileğim birden olsun kuluna
Bu gün söyle sevdiğini
Bu gün ye dilediğini
Bu gün seyret sevdiğin filmi.
Ya da, yaşa dilediğin iklimi.
Hani o ipek kravatın var ya
Takmaya kıyamadığın
Önümde boş bir sayfa
Yıllar önce yazılmaya başlamış
Neden hala dolmamış
Belki hiç başlangıcı olmamış
Yaşanmaya değer ne varsa
Yaşadık oysa
KURTULUŞ
Her ölenin yerine fışkırır bir umut
Sen ağlama gidenlere, ey şanlı bulut
Sabret ne güneşler doğacak sonunda
Yüksel, sonsuza isteği buydu onunda
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!