Sor istersen aşkı, sevdayı
Kederi ve neşeyi
Bilmediğin bir şey kalmasın
Anlatmaya hazırım her şeyi
Yaşamadan öğrenebilirsen
Dinle ayrılık acısını
Zamanda gizlenen çöl sarısı
Geçmişken ömrümüzün yarısı
Gurbette sevdiklerinden uzak
Hasret kaderin kurduğu tuzak
Bu kulun seni nasıl bulacak
Aşktır gönlüme köprü kuracak
Hüzünlü ve küskün
Şaraba ve aşka,
Yüzünde gülün
Kırmızılığı hala.
Soluk gün batımını kucaklayıp
Söndürmek için ateşi,
Gerçek midir düşler kadar
Özüm belki sana tapar
Sevdam olsa akan pınar
Aşkın odu ile yanar.
Bilsen sende sevda nedir.
Sere serpe uzanmış
Sıyrılmış hafiften eteği
Körpe mi körpe
Yumak yumak
Alı al, moru mor teni
Karıncalandı yine yüreğim
Sen bir Türk' sün unutma geçmişin parlak
Maziden gelen bu güçtür; sana ışık tutacak
Binlerce yıldır, hür yaşadın hükmederek
Öykünme batılıya, uymaz sana o gelenek.
Özün sözün bir olsun, dürüstlükten ayrılma.
Fareler kaplamışsa her yeri
Ekmek aslan ağzında
Yaşanacak ne varsa
Hepsi toplum bazında
Kedi kapmış, hazım da
Korkak ve sinmiş
Conkbayırında kaldın elbet sana felaket
Bir bilseydin burası bizim memleket
Türk tür Türk e tek rakip devlet.
Hep dışarıdan destekli büyük hiyanet
Yedi düvel, hepsi birden önümde
Unutmayız anarız seni Anzak gününde.
Bir ıslığa yüklemişim yükümü
Dönüyorum sılaya
Ne mal, ne mülk, ne para
Dönmeden
Sevdamı tarttırmıştım kantara
Bu tartı bu yükü çekmez dediler
Bu bir aşk hikayesi değil,
Var olmanın hiç değil, yok oluşun Öyküsü
Çaresizlik; cahilliğin ülküsü
Anadolu da yoksulluğun Türküsü.
Terk edilmişliğin girdabı belki de,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!