istanbul ekiyorum tarlalarına gözlerimin
başak başak gözetiyorum boğazını,
hisarda mermer direkli fetih izlerimin
roma çığlığına sille vurur görüyorum
asırlarsa yummuş ağzını...
is-tan-bul!
girdik feleğin girdabına
düştük zerhoşun şarabına
ulu orta çıktık mihrabına
gezi eyledik dünyayı gezi
oysa bir yanımız yanıyorken
belki göremezsin
vapurlara el sallarken beni,
tren istasyonlrında
vagonların peşinden koşarken
gözlerinde kayboloşumu
belki bir daha hiç göremezsin,
adam ağlarmış kime ne
şiir şiir olurmuş kime ne
gazel dağlarında türkü okurmuş
kurt,kuş yermiş bana ne
ya çakal korkusunda bu esaret
ılgıt bir geceden heceler
dimağıma pençe vurur
dur hele mızrabım dur!
asude iner benliğime asude
der; fiiliyatım taakatsiz el-alem
bakmak sana öylece
alev alev,harıl harıl,
akmak gözlerine
damla damla, şarıl şarıl
boğulası gözlerinde
ne mecburum vardı sanki
iki martının sevişmesini
satırlara vurup
dalgalara düşürmeye
neye mecburdum da
deniz gözlerinde batırdım
vuslata erecek gibi bu sabah
karanlık gömülüyor için için
bir çukur kazıyorum
toprak dolu avuçlarımın içi
gömüyorum yalancı baharları
çiçekleri,gülleri,papatyaları
kızgın maşaların telisin sen
yanmak nedir bilirmisin
beş parasız ve çulsuzken sen
şimdi seni giydireni bilirmisin
ateş olsan cürmün kadar yer yakarsın
okul bahçesinde bekleyişin
tılsımlı bir giysiyle kitaplara bürünmüş,
saçların düşmüş aşk defterine
öre öre içime hasretin sürünmüş
boş derslerin bahanesiydi kaçışımız
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!