efendim su yolundan geldim
şapur-şupur ağzım, dilim
çarığımda el gadar çamur
cahilliğimi gabalık bildim
efendim,efendim dağ yolundan geldim
adam içli
genizden yanıyor zula,
peştemal giymiş herif
kurban olam sadık kula...
deh gülü zambağı ezen
dillerde zılgıt titreye titreye
fırtına yemiş gemi misali
üşüyorum da sırtımdaki setreye
ceset diyorlar, yaşıyorsa bu yürek
yutkuna yutkuna kursaklar delinmiş
bir tepede soğuk bekleyiş var
sanki üşümüş toprağın donmuş benzi,
bir ferim var gözlerimde,içimde bir aferim
tırmanışım sürünerek kurusada genizim
bir tepede ılık bir son bahar var
dün gece resmine bakıp
usulca okşadım saçlarını
soğuk yatağımda
yastığımın bir yanı boştu
karanlığı çekince üzerime
yalnızlığım hayalinle konuştu
iki kişiydi insan Adem ve Havva
muhtaçtı,nimetlerden hariç kendinden olana,
benzeriz halen sureten doğuşumuza bi heva
aciz-idik,öldük ve mahşere doğacağız üzülme kaybolana
iki cins çakıştık,topraktan bedene piştik
çiğ düşer ya yamaçlarına yüreğimin
bir seher vakti ılgıt ılgıt sindin içime
horoz ötümünde uyanan sevda direğimin
kefen giymiş gelinliğiyle sığdın içime
sen yanağına dokunduğum gece mabudu
sergi verdin aleme / ibret diye
beğenen olmadı,budaklıydık hep
bir aşk verdi mevlam / sabret diye
biz ana kucağında kundaklıydık hep
çöl kaplanlarının ağzında pusu kaldık
yasak der; oğul yeter
tırpan yemiş bu aşk,
başak bitmez gayrı beter
hazan olmuş gayrı bu aşk
insan yetişmez mi sabaha
usanırsın rüyalardan
--------bilirim
senin vazgeçtiğin dünyalardan
------ben yenice dirilirim
toprağa çeşme ettiğin gözlerin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!