biraz ekmek biraz peynir biraz sen
bir de desenli bir türkü
serçe gibi cıvıldaşır dudakların
kuş dili konuşuruz biraz
hiç ayıp değil mi bu sen ben
yatak odasına asansörle çıkmalı
ne boğaz içinde ki bir yalı
ne Karayip adası ne de Havai
yeleleri köpüklü bir at heyecanlı
Bir türlü tanımsal bir tasma takılamayan; aşk ve şiir mefhumlarının, soyut bir deryada nilüfer gibi yüzüşürken spiritüel bir oluşum ve teğet dokunuşların avuçlarımızda terlemeye yol açan ve acele heyecanları bize duyuran ne, kim.
Aşk ve şiir nerede: spiritüellik bilindiği gibi, ruhanili alanımızın yaratıcı sonsuz güç kaynağı arasındaki en içsel teke tek en yoğun ilişkimiz.
Gerçi bu ilişkiyi tüzel bir varlık olan, din/dinler tanzim etmişlerse de, bazı kez anlamsız ritüellerle donanım sonucu, insanın sonsuz güç kaynağı ile baş başa, kalma gereksinimi güçlüce duyar.
Güç halkalarının eklenerek gerek semaya doğru tırmanma, gerekse de, en derinliklerimize sarkıtılan sarnıç zincirinin sağlam halkalı olmasını gerekli kılar.
Bu güç zincirinin ilk halkası içinde bulunduğumuz somut dünyanız ve buna bağlı varlığımız ki, bu varlıkla, somut dünyayı ilgimizle ayakta tutar, ilgimizin kaymasına bağlı olarak dünyamızın kaymasına yol açmış olabiliriz.
İkinci halka bana göre işin ve konumuzun şablonu olan, ruhumuzun soyut dünyasıdır, çok ilginçtir fizikçilerin ve ilgili otoriterlerin saptamaları şudur, somut olarak görünenimizin, 99,9999 boşluk ya da ruh olduğu ilmi litaretürde yerini almış bulunuyor.
Okyanuslar tutuşurken kasem vaktinde
Bulutlarda dönüyor hudayinabit tohumlar
Erişemiyorum artık kendime
Demirden sağanaklar altında
Uyuyoruz sevgilim
Sızmaya başladı kainat bedesteni
Erken göçen kuşlar var bu sene gülüm
Umudumu yasladım ebem kuşağına
Okyanusta kenetlenen kara bulutlar
Evimi barkımı aldı gitti elimden
Kırık bağlama gibi tir titriyorum
¿Quién eres hijo de puta
Şahin Akdemir bir adam ismi
¿Quién eres hijo de puta
*
O Şahin ki; ekmeği pişiren ateşi yedi
¿Quién eres hijo de puta
İçimizde dörtnala koşardı atlar
Yüzlerinde kahramanlık ve eski savaş sahneleri
Koşmasalar çatlar
En uzak pınarları boyladık
İşte aynı suyu içtik o doru atlarla
Yüzümüzün bir yanı yanınca anlardık
(“şairleri haykırmayan bir millet
bütün yakınları toprak olmuş
öksüz bir çocuk gibidir” M.Emin Yurdakul)
Kıracağım zincirleri
Atacağım kendimi dünyadan
az mı bahar uçup gitti koynumuzdan
.az mı uğurladık göçmen kuşları
huysuzlanırdım bazen
..seni dolardım kalbime
,az mı mıtel attık yıldızların altına
.az mı ateş sürdük vişne köpüklü kazanların dibine
Göbeğinde sen vardın kavgamın
Az mı vuruştum kalbimle
Yolu bile yoktu haber almanın
Göğüs göğse çırpındım
Az mı vuruştum kalbimle
Sizi sarıkaya şiir söleni de tanıma ve şiir kitabınızı okuma fırsatım.oldu çok değerli ve çok kaliteli bir kişilik ve ruha sahipsiniz değerli üstad adıma imzalamış olduğunuz SIR SIZINTISI hala baş ucu kitabım olarak manevi bir degerde ..selammsaygim dualrimla değerli kalem
Bu, muhteşem bir şiir değerli dost.Sır, gizdir. Bir zerresi bile sızsa artık sır olmaktan çıkar. Ama iyi ki sızmış ta dizelere dökülmüş, bizlere kadar ulaşmış.Sanki, ustalar yazarsa işte böyle yazar diyordu şiir, okurlarına.Kutlarım güçlü kaleminizi ve yüreğinizi...Diğer şiirleriniz gibi bu şiiriniz ...