Çin'e giderler, Doğu Türkistan'ı tanımazlar,
Afrikaya giderler, Evlad-ı Fatihanı bilmezler
Kübaya giderler, tüyü bitmemiş yetimlerin,
Nasırlı elleriyle sardıkları zehir zıkkımı içerler
Bizim illerimiz fakirdir, düşüncemiz hakirdir,
Önümüze balya balya ot ve samanı yığarlar,
Hiç kimse bilemez
Düşüncemsin,
Düşlerimdesin,
Elim eline,
Kalbim kalbine,
Değer de anlayamazsın.
İnekler varken sineklerden süt sağanlardan,
Burnunda hiç kıl yokken aldırmayanlardan,
İmanı yokken, imansız peynir yiğenlerden,
Ben bilirim deyip, üste çıkan zeytinyağlılardan,
Kurban edilenlere acıyıp, kürk giyenlerden,
Kendisi de yaya olup, yol vermeyen şöförlerden,
Çoçuk yüreklerimizin, hiç bir hesabı yoktu oysa,
Yazdığımız mektuplarımızın beyaz zarfları içine,
Pembe sayfalara, çizdiğimiz kalplerimizi koyardık.
Sevgiliye verileni, renk renk pullarla bezemiştik.
Çok büyük hayallerimiz vardı oysa, romantikdik.
Akıl bir binekse,
Hakka gidecek,
Yolu bulunmalı.
İlim denilen şey,
Ona yakıt olmalı.
Özgür güzel kelebek,
Kanat çırp bekleyenin var.
Konacağın bir çiçeğin,
Seni bekleyecek bir baharı,
Sana doyacak günleri var.
Saçlarına değince hırsız rüzgarlar,
İçimde tuhaf kıskançlıklar başlar.
Sadece bana ayan sevgilinin yüzünü,
Aynalar bile benden habersiz saklar.
Nasıl bir duygu, paysız ve paydasız?
Olana şükür,
Olmayana da şükür.
Varlığa şükür,
Yokluğa da şükür.
Aşka şükür,
Yalnızlığa da şükür.
Bazı insanlar paraya,
Kimileri dünyaya tapar,
Bilmezler ki paraları pul,
Dünyaları dul kalır.
Bazı aşklar göze vurulur,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!