Yorgun olmalısın beyzadem,
Nedense hiç belli etmiyorsun.
Gönlün gam dolu hazanında,
Niçin sen kendini üzüyorsun?
Ölüp de, yiteceksin beyzadem,
Sen hiç sevilmesende,
Bir başına bırakılsanda,
Allah kullarını sevmiş,
Sevmesini bileceksin.
Yüzün hiç gülmesede,
Aslını mı, inkar edeceksin?
Dönülen yeri düşüneceksin!
Başka yoldan mı gideceksin?
Sarsıntıları, hissedeceksin!
Hz. Adem'e müddet verilmiş,
Senli hayallere,
Komşu olduğum,
Uzun gecelerde,
Uykum çekip gider.
Haber vermeden,
Nedensiz susuşlara mahkum olurum bazen,
İki kelime dahi duymak istemez kulaklarım.
Kalemim dahi kağıtlara yazmak istemez.
Parmaklarım kendince çok yorgun olur.
Tansiyonum düşer, başım döner, aklım karışır.
Yediğim şeyler dokunmuştur der, geçerim.
Gözleri yaş doluyken,
Dalıp gider uzaklara,
Konuşamaz kederli,
Benim yufka yüreklim,
Paylaşamaz dertlerini,
Seni bulutlara taşıyan,
Ben olsaydım.
İçinde beklerken korku,
Yenen ben olsaydım.
Sevgine paydaş,
Pencerende beslediğin,
Sen neredesin biliyor musun?
Sıkıca tuttuğum avuçlarımda.
Korkuyorum zarar veririm diye,
Kanatlanıp uçamazsın diye.
Bir an gittiğini düşünüyorum,
Avucumu açıyorum bakıyorum
Sihirbazın sihirli kutusunda,
Onlarca yalancı sır saklıdır.
Kalbimin sihirbazı bana da göster,
Ben de bileyim içimde olanları,
Benden de çıkar tüm yalanları.
Kızma darılma gücenme sihirbaz?
Bu kadar alkış ölüm için mi?
Alkış için mi ölüyormuş İnsan?
Baş ucunda soğuk bir taş!
Ne yazıyor diye bir baksan!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!