Ne sen Züleyha'sın, ne ben Yusuf!
Düşmüşüm adı sen olan bir kuyuya
Çekmelisin, Yusuf olarak yukarıya.
İçimde tarifsiz mutluluklar,
Dışımda cemrelerim var.
Seninle canlanan bahar,
Kışı vaveylaya düşürmüş!
Yağsa da zamansız kar,
Ucundan tutturdular
Ruhumu, bedenime
Bir çengelli iğne ile!
Battıkça, acıtacak,
Acıdıkça hatırlatacak!
Nasıl diye sorma,
Ey Cennet gözlüm!
Gözlerin kapalıydı,
Ben gönlünü gördüm.
Kolay mı sandın,
Nedense, içimden yazmak hiç gelmiyor,
Fakat, bir bilsen ne çok şeyler geçiyor!
Düşüncelerim, falezlerine vuruyorken,
Gönlüm, olup bitenleri anlatmaya korkuyor.
Kollarınla sımsıkı sarılmadığın için,
Göklerde kulaklarımıza aşina,
Bildik o şarkılar söylenirken,
Olup bitenden haberdar olan,
Zaman acımasızca seyrediyor.
Bizi iyi edecek olan, kadere,
Her şey bir sınav!
Sınavlarda sorular,
Sorularda cevaplar var!
Şıklarımız pek çok?
Acaba, sorular mı,
Kimi pullar biriktirip,
Herkese göstermiş
Yüzünü insana çevirmiş
Kimi gözyaşlarını
Herkesten gizlemiş
Gönlünü Hakka çevirmiş
Gözlerine sürmeler mi çektin?
Bakışların, bağrımı deldiler Ceylanım
Yeminliydim gönül vermemeye,
Beni haldan hala düşürdün Ceylanım.
Beni nasıl bir ip ilen bağladım,
Yazdıklarımdan çok okurum
Kağıttan,
Doğadan,
Gözden,
Ters yüz edildim bu yüzden!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!