öyle acımaklı gözlerime bakan kız
yarını meçhul bu deli-dolu oğlan
nafile umutlarla sevda yollarında
kaç yaz harcamış kaç güz
kaç gece tuş etmiş kaç gündüz
yok öyle! .. Hor görüp de dudak bükme
Sana bedenimden, parça parça
Ölümler sunardım, doyasınca.
Bilebilseydin seni düşündüğümü
Gözlerimden hasret süzüldüğünü.
Ah! .. Bir duyurabilsem sesimi!
Sana; o kuşkular dolu
Uçuşup durur dörtyanımda
Bembeyaz bir kelebek
Belki de kanatsız bir melek...
Her daim çatık kaşlarıyla
Çal-kap sevecen bakışlarıyla
Saat yirmi üç:sıfır sıfır...
Önce bir veda havası
Sonra telefon kapanır
Bir hoş seda kalır geriye demiştim...
Sen se 'hayaller' diye üstelemiştin.
Oysa ne sülyetin var, beynimde
Firardaydı kolumdaki yedi kazık sırmalar
Kıvranırken şehvetten
Hüznün koynundaki hafif - meşrep raylar
Yıldızlar doğrardı
Yine Güneş
Zülfünü tarıyor
Gül kurusu ufkunda
Çukurova'nın
Yine Adam
Hüznünü ağlıyor
utanç yaprakları seğirtirken bir bir takvimlerden
usanç yumrukları sıkardı özgürlük ve inanç bileklerden
ünvanı paşa, üryanı maşa, Talat'lardan,Tevfik'lerden,
Enver'lerden, Ferit'lerden..
yıl 1918.. Kan-irin taşarken dağ deniz
Sigaramı üfledim
Güneye, Akdeniz’e!
Ulukışla, Pozantı,
Tarsus, Yenice'ye!
Güzellerin mekanı
Zümrüt gözlüm,
Belli ki soğuk,
toz bulutlu;
bir kış.
ya da bir hazan.
Nedense;
içim burkuldu,
Yakıp yıkmak için şimdi
Beni mi buldun Suzan?
Yazamadığım bir şiir gibi
Gelip geçtin aklımdan.
Çok mu acelen var dı da
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!