Ahşap kapısının önündeki
Sığındığı,
Dert ortağı olduğu,
Sırtını dayadığı,
Tek ağaçtı o…
avucumda gökyüzü
mavi mi mavi
ve
sen o maviliğin derinliğinde
bir yıldızsın
avucumda sıkıca tuttuğum
Karadeniz’de çılgın dalgalara can veren
Çukurova tarlalarında yalın ayak çalışan
Dicle’nin, Fırat’ın azgın sularında kaybolan
Karlı dağlarında kızaklara mahkûm olan
Ben Anadolu’yum… Anadolu Kadınıyım…
Bu gece yine
İçime burukluk çöktü,
Bir dosta ihtiyaç duydum.
Elimdeki kadehten
Bir yudum içemedim,
Sigaramdan bir nefes
Yediği haramı helal sayarlar
Geğirerek birbirine bakarlar
Sırtını dönene tekme atarlar
Namert sofrasında yağı neyleyim
Arı olup çiçek çiçek gezerler
İlk adımı atışını hatırlayamazsın oğul,
O adımı atarken, ne kadar zorlandığını da,
Yere yüzükoyun düşüp canının yandığını da,
İçini çekerek hıçkırıklara boğulduğunu da…
Yaşamın her anı öyledir oğul,
Bakmayın siz,
Saçlarımın kar gibi
Beyaz oluşuna…
Daha yaşım ne ki…
Otuzunda değilim.
Beyaz tebeşiri verdin elime
Tatlı tatlı bakış attın gözüme
Seni anlatmaya yetmez kelime
Seni çok seviyorum, Canım Öğretmenim
Ana baba kahrımızı çekmezken
Yazam dedim iki satır mektubu
Önümde kâğıtla kalem duruyu
Kollarım kırık elim yazı yazmıyı
Gurbet ne de zormuş, al yanağından öpmüşüm…
Gel diye sesin kulağımda çınlıyı
O,
Bir zemheri ayında
Sıcacık yerinden çıktığında
Tenine yaşamın ilk soğuğu değdikçe ürperdi…
O,
ne guzel umut ınsanı uynadıran ruyadır.umutlarınızın hiç tükenmemesı dıleklerıyle yuregınıze saglık.