Hiçbir şey sokak kadar güzel değildi
Kederli ve yalnız ellerime.
Dudakların uçuklarındaydı ihanetin
Kirli bir aşktı;
Rengarek önüme uzanan
Karanlığa gizlenip cennetime girdiğin gün
Cehennemim oldu tenhalığın.
Beraber seviştiğimiz gecelerden sonra kalan
Mısralarımın vebali sarışınlığındı.
Bu vakitler ''Allah''sızdım.
Bir tek günahsızdı
Saçlarından yoksun
Mektupsuz
Ateşe atamadığım şiirler.
Tarifsiz aşk türkülerinin söylendiği yerde
Eski bir şairin mısralarını dinliyorum şimdi
Denizden çıkan mavi gözlerin bir tarif öndeyken
Hangi aşk türkülerinin seni nasıl anlatacağını bilemiyorum.
Gözlerin en çok masamdaki şişenin karşısında büyülüyor beni
Bir beyazın ya da bir mavinin birbirine en çok yakıştığı yerde
Hayatımda hiç kimsenin altına yatmadım
Senin altına yattığım kadar.
Hiçbir otomobil sevişmeyi öğretmedi bana
Senin içinde seviştiğim kadar.
Ve benzin bittiğinde
Hiçbir bidon bu kadar yakışmadı elime
Bizim mahallede sokağa atılmış bir yatak!
Yatağın yastığında iki kafa izi.
Birinin saçları kuşların en güzel hali
Diğeri cumartesi geceleri kadar güzel.
Kedi tüyleri uçuşuyor soluk çarşafında
Kız kulesine yandan bakan profil resimli kızların
Şairini seven kız beni seviyormuş.
Hay senin dijital saçlarına dijital gözlerine
Çökmüş masumiyetine önümde bulunan klavyenin ucuna
Tıka tıka tak tıka tıka tak basa basa
Orhanla,cahitle,safiyle...
Mısralarımın başlangıcı olan dudakların
Gülümsediğim salatada
İçtiğim rakıda bile yok.
Neredesin?
Bir haber?
Yoksun sen.
Davut amcanın yörük kızı Züleyha'yı
Bir vakit öpeceğim alnından.
Çiçeğini alıp,
Dudağını İstanbul'da.
Ellerinden tutup,
Yanağını Bodrum'da.
Şimdi bir sonbahar ortasında karakışım
Bahar gibi koynuma girdiğin gün
Kölen olacak dudaklarım.
Beni bir defa istediğini duyabilsem
Ölümsüzleşecek güzelliğin.
Korkma!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!