Hayat durmuş sanki, insanlar yaşamıyor,
Eserler yaşasa ebediyete kadar neye yarar.
Neşe yok neşe, insanlar gülmeyi unutmuş,
Giden bir can, giden bir gün,
Bir daha geri gelmiyor ki.
Gönlünün aynası gülen gözüne,
Çiy dolu bakışlar yakışıyor mu?
Bana ilham veren şirin sözüne,
Gül koydum adını, gül ahu gözlüm.
Güzel gözlerinin yeri nerede?
Dostum oldu kağıt ile kalemler,
İçimi döktüğüm, yazdığım ezgiler,
Boşa olmadı alnımdaki çizgiler,
Yalnızlık ne zormuş şimdi anladım.
Şiirler de yetmiyor artık boşalmama,
Bir yanım, başını al, çek git diyor,
Vur kendini dağlara,
Divane gibi yaşa,
Hafızalardan silinsin kimliğim.
Ya da kanat çırpıp ufuklara,
Yeşilin yanında duran kırmızı,
İnsanın üstüne urba olur mu?
Kim karar verir ki olur olmaza?
Gönül istemezse zorla olur mu?
Mevlâ yakıştırmış dal ile gülü,
Şimşekler çaktı, fırtınalar koptu gönlümde,
Bir defa sevmek nasip oldu, ahir ömrümde,
Yalnız seninle olmak istedim düğünümde.
Yıllardır sevdandan yorgun kalbimi,
Masada bıraktım haberin olsun.
Nefesinde her çiçekten bir koku,
Esen rüzgâr bana seni kokuyor.
Narin tenin güneş bilmez bir doku,
İlmek ilmek bana seni dokuyor.
Dil bilmezim, a dilini sevdiğim,
Kaldı mı o eski dostluklar?
Eski aşklar.
Satır aralarına sıkıştırılmış,
Menfaatleri düşünmeden;
Olabildiğince özgür,
Alabildiğince içten.
Dönüşü olmayan meşakkatli bir yolculuktur,
Yolcu yoldan habersiz; yol, yolcudan,
Gözyaşı gibi süzülür yamaçlardan,
Her taşa, her kayaya kokusunu bırakarak.
Yalar gider toprağı, izi kalır yarınlara.
Tepeler aşar, vadiler dolaşır,
Üzme sevdiceğim üzme canını,
Gönlünü ferah tut, üzme canını,
Bırakıp gideceğim, üzme canını,
Sende beni unut, üzme canını.
Sırtlanmışım ben gamlı yükümü,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!