Minderi serip altıma bağdaş kurup oturdum,
Keyfe keder vermeden çok vakitler bitirdim,
Değmeyin hiç keyfime, ağa da benim, bey de,
Bir yanım har vurup harman savururken,
Bir yanım kavurga kavururmuş kime ne.
Gözüm gözüne değmeyecek,
Sonunda hüsran olsa da,
Bu gönül hiç sevmeyecek,
Kahrolan ben olsam da.
Gem vurdum hislerime,
Ocağın başında elimde bir maşa,
Külleri, ince ince ezmek isterim.
Şöyle sıra, sıra bir baştan, bir başa,
Közlere, katıkları dizmek isterim.
Pek lezzetlidir, mercimekli tarhana,
Çakallar kapıda, kargalar bekçi,
Çıkmaz bir vadiye sapmış gibiyiz,
Dervişler bezirgân, sultan kürekçi,
Kısır bir kuyuya çatmış gibiyiz.
Gözümüz puslandı, kalbimiz kara,
Aşk önde giderdi, para takipte,
Şimdi rağbet aşkta değil, nakitte,
Akşam gördüğüyle sabah uyanan;
Yanıldığını anlar tez vakitte.
Eskidenmiş aşk için dağlar delmek,
Akşamın alaca karanlığına açılmıştı kolları,
Aşkı tatmış gözlerinde yıldızlar çakıyordu,
O yıldızlar ki; her biri sonsuzluğa akıyordu.
Hep merak etmişimdir kayan yıldızları,
Meğer Tanrı, sevdiğini yanına istermiş,
Saçları simsiyahtı, gözleri canlı,
Dünya'ya ne kadar da güzel bakardı.
Henüz on sekizinde, dünya güzeli,
Değdiği yüreği kor gibi yakardı.
Bir gonca gelincikti narin dokusu,
Ne kadar keyif vericidir oysa;
Bir hevesle başlanan,
Akşamın geç saatlerinde boşlanan,
Şu meretin öksürükleri olmasa.
Çevreyi kollayarak ilk fırt çekmeler;
Almışım adaları karşıma,
Önümde Marmara, hayalimde sen;
Gözümde kırık bir sevdanın silueti uçuşuyor.
Martılar, bir deli sevda uğruna nazlı nazlı öterken;
Ben, yudum yudum seni içiyorum.
Kim demiş sevenler kavuşmaz diye?
Sevmeye kim engel olur güzelim?
Sevgi, insanlığa büyük hediye,
Sevgisiz yürekler ölür güzelim.
Sevgiler, hayatın bir evresinde;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!