Tek başına dünyada çocuğunla bir
Olduğunu sanırsın yok alnında bir kir
Azap içindesin ihtirasın tekdir
Hüznün azap olur yalnızlığıma
Dostluğunu dilenirken düştüm aşkına
Önderliğinde baş zebaninin
Ateş,duman ve muhayyilemdeki
Tüm aletleriyle işkencenin
İşte yedi kat altında yerin
Cehennem
Gizemiyle yüklü Arap gecelerinden
Tarih kadar eski Sami soyundan
Masallarıyla eski Bağdat’ın
Kopup geldi bir afet
Uçan halısıyla mı geldi de kondu
Kara kurum gözlerine
Dalıp dalıp da
Yelken basamadım gizemli denizlere
Öpemedim daha
Daha ısıramadım
Köpüklü bir şarapmışçasına
Vurdukça kıyılara
Coşan Ege’nin
Köpüren Akdeniz’in dalgalarından
Fışkırırcasına Zeus’un bedeninden
Denizlerden vücut bulan
Bulabilir misin dinginliğini Beydaba’nın
Çıplak ayak izlerinde Hintli Mahatma’nın
Şu bir bardak şarapta huzuru buldu ruhum
Sen ki ey Magdalena, bin bir yüzüyle Vişnu’sun
Uyanıp da akim kalmış uykundan bin yıllar sonra
Çekilmiş sevdan da, azalan sularıyla birlikte Kehanet gölü’nün
Dile getirdiğin kibrindir artık,eşliğinde azametli gururunun
Şu bir bardak şarapta, tenakuz gördü ruhum
Sen ki ey sureti kalan, sen kadim bir Tulku’sun
Verimli toprağınla Altın Hilal’de, işlenmeye hazır ve aç
En davetkar bakışıyla fırlattığı, istihza yüklü hançeridir
Farkında mı kırdığı hoyratça, sırsız aynamdaki siluetidir
Şu bir bardak şarapta nedamet buldu ruhum
Sen ki ey Ban-ı Çiçek, Araftaki son putsun
Düşsel kanatlarıyla Baksı’nın ruhu, ulaşmak için Arş-Ala’ya
Alına al moruna mor salkımsaçak
Çeker içine sarar sarmalar durmaksızın
Nar çiçeği,kararan dut,evrenin sesi
Fısıldıyor tutku ile yaşamın gizemini
Bir turna ederken raks gölcüğün kıyısında
Saçların ışık saçar,inkar eder rengini
Parıldar ki parıldar,çeker pervaneleri
Pervane gözü kara,atılır ölümüne
Ölüm siyah saçında,ham sevdayla birlikte
Sevda saçın içinde,bir gizler ki kendini
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!