İlkinde ben buldumsa, sonra sen geldin bana
Kapanıp kollarıma, aşığım dedin sana
Hani verdiğin sözler, ne çabuk unutursun
Bulduğun satirlerle, sen hovarda bir ruhsun
Ah Magdalena
Konuşurken bazen titreyen sesin
En içli sevdaları çalarken
Hoyrat bir el tarafından
Koparılan teliyle
Bir tamburu hatırlatmakta
Gamzesi var peri kızının
Öylece donuk hafızamda
En çapkın bakışında kullanır hançerini
Işıltısı gözlerinin
Anımsatmakta Nasıralı’nın halesini
Ne ifade ediyor bu sözcük sizin için.Sizi bilmem ama ben bu sözcüğün çok özel bir sözcük olduğunu ve ancak çok çok özel bir kişiye hitap edilirken kullanılması gerektiğine inanıyorum.Bu sözcük,sevgilerini karşılıklı olarak birbirlerine ifade etmiş ve birbirlerine duydukları ilgiyi bir başkası için duymayacakları,duyamayacaklarını bilen iki kişi arasındaki ilişkiyi betimler,betimlemelidir.
Oysa ne denli başarılıyız,bu sözcüğü de sıralanlaştırmakta –ve hatta-bayağılaştırmakta.Çok az tanıdığımız ve belki de hiç tanımadığımız insanlara “Sevgili”ile başlayan hitaplarda bulunmakta hiç yüksünmüyoruz, niçin? Kelime haznemiz mi dar bu denli?
İnternet dünyasında olsun,gerçek yaşamımızda olsun her gün karşılaştığımız pek çok insanı nasıl tasnif ediyoruz onlara duyduğumuz yakınlığıa göre.Kabaca şöyle değil mi? Tanıdıklar,ahbaplar,arkadaşlar,dostlar.Giderek daralmıyor mu bu halkalar.Evet dikkat çektiği üzere sevgili yok bunların aralarında,olmaması da gerekir.Zira o çok ama çok özel bir insandır.Yukarıda saydığımız tanıdık,ahbap,arkadaş ve dostlara nasıl hitap ederiz,etmeliyiz.Türkçemizde pek çok hitap sözcüğü yok mu,karşılaştığınız kişiye duyduğunuz yakınlığa,muhatabımızın cinsiyetine,ilşkilerimizin boyutuna göre kullanacağımız; sayın, bay, bayan, beyefendi, hanımefendi sözcükleri yetmiyor mu bize?
Tanıdık, ahbap, arkadaş ve dostlarımıza sevgili derken bu kelimeyi sıradanlaştırmak yanında, gerçekten bizim için çok özel olan insan ile olan ilişkimizi de sıradanlaştırdığımızı,giderek o insanı da sıradanlaştırdığımızı farketmiyor muyuz hiç?
Giderek yok ediyoruz güzelim Türkçemizi,güzelim sözcüklerimizi.Bu hızla gidersek korkarım yakında “sevgili”miz için sevgili diyemeyeceğiz.Ne bulacak, ne kullanacağız bu sözcük yerine.Ultra, siber, bilmem ne sevgili mi diyeceğiz, demek zorunda kalacağız?
Sizce, “Ya Habibi”nidasının sahibi, kaç insanoğluna bu şekilde hitap etmişti
Kuşku duymak mümkün mü iffetinden yarin
Dünya ahret eşimdin,kadınımdın sen benim
Şu bir bardak şarapta kıskançlık buldu ruhum
Sen ki ey türkü sözlüm,kuyumdaki Yusuf’sun
O güzel cemalinle,gülücükler saçarken etrafına
Evet bir hergeleyim ben,her daim bedbaht
Her daim serkeş,her daim bedbin
İkisi arasında ince mi ince bir hat
Yüreğimle beynim her daim inat
Bir fırtına kuşu var içimde
Kateder gönlümde binlerce kat
Sıyırabildin mi bedeninden, sevgimin lekesini
Kabullendin mi hemen, ben’siz benliğini
Şu bir bardak şarapta, belleğin buldu ruhum
Sen ki ey eş’siz ruhum, olmamış,ham koruk’sun
Kırmızı harmaniyesinin bir parçasını Davud’a kaptıran
Fışkırmış da gelmiş
Verimli toprağından Çukurova’nın
Bir fışkın,bir sürgün,bir çıvgın
Düz siyah saç,bembeyaz ten
Peri kızı ile tezat
Bir memleket sarı,sıcak
Göçebe bir kültürde hiç olmadı ki yerin
Bir tunguzsun sen,yerleşik ağılıdır evin
Şu bir bardak şarapta ilenci buldu ruhum
Sen ki ey Arap soylu,kargışlanmış bir ruhsun
Arzu ile iffet,inatla çarpışırken bedeninde
Sara’nın hışmından kurtaramayınca Hacar’ı
Sulbümün sulbüdür düşman olanlar
Kuzenin elinden ölüm tadanlar
Hüznün kefaret olur günahlarıma
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!