Kuyunu kazanlar düştü kazdıkları kuyuya.
Sense zamansız daldın derin uykuya.
Alışmıştı zalimler ah almaya.
Senin kadar kimse sadık kalamadı bu davaya.
Gittin gideli kaldı davan öksüz.
Kem gözlü insanlar oturmuş izliyorlar bizi.
Nerede hata yapacağız, bekliyorlar.
Siyah saçlı geceye inat uyku nedir bilmeden.
Sabahında geceyle barışık ayrılmış gibi!
Yüzleri hep güleç görünürler.
Çocuk olacak yaşı geçtim
büyüklerde almıyor aralarına
kalakaldım buralarda ben
sen de gelmiyorsun
nerden bileyim
mevsimlerden hangisindeyiz
Kim çaldı gündüzlerimi.
Söyleyin hanginiz.
Kim girdi kanına masumiyetimin.
Beni böylesine kötü olmaya zorlayan.
Islak şiirler yazardım.
Seher vaktinde öten kuşlar.
Haberdar eder beni bugün biri daha gidecektir.
Hemde hiç gidilmemesi gereken zamanda.
Hani doruğundayken sevginin.
Sevgilinin en masum haliyle gülümsediği vakit.
Bir fırtına öncesi sessizlik hakim olur.
Hasret yeli eser üşürüm kor alevlerde.
Yangınlardayım küllerim savrulur her yere.
Mucize karanlık dünyama açılan bir pencere.
Perdeyi açta yüzünü göreyim nazlı yarim.
Cümle susamış dudaklara
Yağmur damlası gibi gelir adın
Yayılır dağlara, taşlara, ovalara
Kalbim yol yorgunu
uzun uzadıya sevmelerin yorgunu
kar yağışı saçlarımda
bir soru yağmuru aklımda
kendimden bile gizlediğim
Siyaha âşık gökyüzünde,
Bir tek yıldız yoktu bu gece.
Sönüktü lambası evlerin.
Bir hintli misali
teksas sokaklarını adımlıyorum
kumaşım ne ki benim
kâbus oluyor dogmalarım insanların ağzında
kendimi hiç ediyorum




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!