Bilir misiniz zordur hatıralarla yaşaması,
Onları kaldırıp atması, unutması...
Zordur hatıraları yaşatmaması!!!
Nerden ne saatte çıkacakları, ne zaman akla düşecekleri belli olmaz onların...
Zordur hatıraları öldürmesi... Sen ölürsün, o ölür, bu ölür onlar ölmez...
Sanmayın şu hayat, kaydolmuyor...
Sustur beni, konuşmayayım. Gözlerinle nokta koy. Beni gözlerin susturur. Şu ünlem (!) işareti kılıç gibi keskindir. Mühürlet ağzımı konuşmayayım. Ben susarsam şimdi ki gibi parmaklarım konuşur. Bunlar sessiz konuşmalarım. Hadi haberdar ol benden. Sustur beni.
Parmaklarımın konuşması kalbimin konuşmasıdır. Sen hiç kalbimin sesini dinlemedin. Yazdıklarımı okumadın. Dilim sana diyemez parmaklarımın dolayısıyla kalbimin dediklerini. Kalbim ne halisane konuşur. Dilim ne yalan söyler, ne çok kıvırır.
Kalbimden geçen her şeyi dilim demez. Ama kalbimden geçen her şeyi parmaklarım yazar. ilk kalbimden geçer. Sonra parmaklarım yazar. Kalbimi kırmak istersen ilk parmaklarımdan başla.
Gönlümün yangınını nasıl anlatsam sana. Ve senden başkası söndüremeyecek beni. Ey dili olmayan kız. Konuşsana benimle.
Gözleri Karadeniz kız. Boğuldu bu gönlüm sende. Affetsene beni. Bak yaşananlar dün de kaldı, kalmadı mı yoksa? Hala yaşıyor musun dünü. Bak bugün çok değişiğim. Gülümsedim bu sabah ilk defa. Ama aklıma sonra sen geldin. Ne yapıyor benden uzakta dedim.Geçti mi yüreğinin sızısı. Seni üzdüğüm için üzüldüm. Yanında olmak istedim olamadım gülüm. Affetsene beni. Affetmek zor mudur?
Sana gelmenin 99 yolu varsa 99 unuda bilirim. Ama sen 100 kez kovmasana kapından. Ey Aşk. Sende geçme elime. Tatmadığım ne varsa tattırdın ya bana sağ olasın. Acıymış verdiğin kadehteki içki. Tek seferde içtim. Ne bu demedim sana. Ama sen kader böyle yapmasana. Ayırmasana beni yol ayrımında. Ayırmasana beni bir kerede ondan. Sevdiğim kopmak nedir bilmezsin dalından sen. Ben bilirim kopmak ne demek senden. Bak ben yine sana yazıyorum. Ne yapayım söz geçiremiyorum kalbime. Sen hislisin de beni hissiz mi sanıyorsun. Sen bir köşe de ağlarsan bende ağlarım bir köşede. Bir yol göster bana sana gelen. O yoldan geleyim. Ama sen inatçısın. Belki de farkın bu diğerlerinden. Sana yazıyorum, sana yazmak en güzel şey. Sahi neden kırılmıştın bana, neden kırmıştım seni. Ben unuttum sen de unutsana. Yaşanan güzel günler hatrına. Sevdiğim bir gülsün ama kokunu benden esirgemesene.
Sana yazdıklarımın yanında sana yazmadıklarım o kadar çok ki.
Sevdiğim geceler boyu güzel güzel kollarımda uyumanı ne çok isterdim.
Ulaşmak iste, ulaşamazsın. Tutmak iste tutamazsın. Yazmak iste yazamazsın... Çıkmak iste, gitmek iste, kalmak iste, durmak iste, zaman iste, zaman işte, akıp gider? Akıp gitmesini iste isteme ne farkeder... Gökte yıldızları tutmak mı niyetin, bu mu amacın... Amacı dünya olanın zaten dünya avucundadır... Ama sen ne istersen iste hayallerin hep yarım kalacak, BENİM HAYALLERİM GİBİ.
Hiç bir yolum bitmeyecek sana çıkmadıktan sonra... Hiç bir yağmurda sırılsıklam ıslansamda sönmeyecek ıslanma isteğim... Senle bakmadıktan sonra güneşin doğuşunu batışını hiç bir anlam yüklemeyeceğim. SEN BANA GELMESENDE ben bekleyeceğim seni.
Ne acı! Bizim bir oyunumuz yok... Çiftetelliyi kastetmiyorum... Çocuklarımızın oynayacağı türden bir oyun. FİFA mifa değil. Bir ara Metin oyunu (Metin-2) vs gündeme oturmuştu. Siz adının metin olduğuna bakmayın bizim oyunumuz değil. Ve af edersiniz ama çocuklarımızı hapseden bir oyun. Ve benim bahsettiğim bu türlerden çok kaliteli Türk işi oyunlar.
Ne acı! Çocuklarımız Amerikanvari oyunlarla büyüyorlar. Aşılanıyorlar. Aşı meselesi önemlidir. Aşı olacaksa o aşıyı biz üretmeli, çocuğumuza kendi aşımızı vurmalıyız. Nerdeee!
Hadi yapsanıza bir savaş oyunu. Tarihimiz binlerce yıllık ve binlerce şanlı zaferlerle dolu! Çocuklarımız neden kendi kahramanlarıyla oynamaz. Street Fighter oynayacağına Güreş oynasa! Rakibinin sırtını yere getirse...
Yani Osman Bey'den başlayan Vahdettin'le biten Osmanoğullarından güzel oyunlar çıkmaz mı? Fethetmeyi, yenmeyi, yenilmeyi öğrense bu oyunlarda... Ve tarihini öğrense... Hepimiz Türk'üz ve Osmanoğlu değil miyiz? Bu topraklar onların mirası değil mi yoksa! Yoksa bizde mi sırt döndük onlara, sırtından mı vurduk. Yoksa utanıyor muyuz bundan... Çanakkale destanının oyununu yapın! Oynayacaksa çocuklarımız bizim oyunlarımızı oynasın! Metin oynamasın ve ne idüğü belirsiz oyunları oynamasın! Beyinleri yıkanmasın. O oyunları oynayıpta insanlıktan çıkmasın. Evde terör estirmesin.
Kahramanımız Osman Gazi, Yıldırım Beyazid, Fatih, Yavuz, Kanuni OLSA. Onların stratejilerini yine bu oyunlara yansıtsak! Fazlası değil yine onların fethettiği yerleri fethetsek...
Bırakın savaş oyununu araba oyunu yapın. Ama kaliteli yapın... Türk vari yapın. Arka fonları Ayasofya, Sultanahmet olsun.
Biliyorum biraz bayatladı! Soru yaklaşık olarak 1 yıl önceydi. Bana sorulmuştu...
- İsrail bizden özür diledi mi? diye... Bir anda eşimden gelen bu soruyla şaşırdım. Böyle bir soru beklemiyordum.
- Diledi sanırım dedim...
Eşim ben öyle deyince bana seri şekilde şöyle sormuştu...
- Kaç kere!
***
Kim para kazanmak istemiyor... :))
Netwoking ne demek biliyor musunuz?
Merak etmeyin ben içindeyim ama bende tam bilmiyorum... Benim anladığım şu ki, ihtiyacın olanı internet üzerinden çeşitli networking sitelerinden almaya başla ve bunları sat! ! ! Kozmetik olur bu ya da giyim- kuşam ya da sağlık ürünleri...
Ömür bir yoldur. Ve nihayetinde yol biter...!
Babamın ömrü ve dolayısıyla yolu
Öğrendim ki 'Cuma namazından çıktığımda'
Bitmiş...
Abim mesaj atmış. Baban öldü, neredesin sen?
Sanki kendi babası da değilmiş gibi ölen...
İnsan ömrü 'Yol' gibidir.
Ölüm tarihi 19.12.2014
Ölüm yeri hastane...
Ölüm saati 02:45
...
Yatsı ezanı okunuyor ve bekliyorduk cenazemizi almayı...
Hocam size nasıl ulaşabilirim ?