Dağ, taş düze gelip sana yol olsa
Dermanım yetmezse elden ne gelir
Tutunduğum dallar bana kol olsa
Kader istemezse elden ne gelir
Seviyorum dersem inan boşuna
Gönlümün sahibi sahibi sensin
Damarımda kanım bedenimdesin
Sevmekten ötesi oda ölümse
Uğrunda ölecek o kadın sensin
Dünya alem duysun sana aşkımı
Daha yirmi yaşı başa gelmeden
Vatanı uğruna kükrer mehmedim
Askerlik hayali kurar gitmeden
Vatanı uğruna coşar mehmedim
Çağrı pusulası köye gelince
Hayat kitabının baş sayfasında,
Seni okudum sen diyemedim.
Kader defterinin son sayfasında,
Seni yazdım ama sen diyemedim.
Saçlarıma aklar kar olup yağdı,
Sen,
Sen hiç kırlarda bahçelerde,
Bin bir çeşit güller,
Renga renk çiçekler içinden,
Bir papatya koparıp,
Seviyor sevmiyor diye,
Gözlerim kararıyor fena ağrıyor başım
Bedenimse çok soğuk ben üşüyorum Anne
Yirmi bile değilim daha gencecik yaşım
Ne olacak bu halim ben şaşıyorum Anne
Neden emsallerimle bende gezemiyorum
Yine Ben Oldum
Değirmen taşı gibi dertleri öğütürken
Ezilip ufalanan neden yine ben oldum.
Harlanmış yürekleri özümde soğuturken
Aşk nar’ı ile yanan beden yine ben oldum.
Efsunlanmış yüreğim sevdaya boyun bükmez
Gönlümüm sahibini bilmezsin sıla gözlüm.
Göz pınarım yaşını boşu boşuna dökmez
Bilseydin sebebini silmezsin sıla gözlüm.
Dost diye bildiklerim türlü tuzak kurdular
Gözü yollarda olup senide geriyorsa
Kâle ye bile alma giderse salla gitsin.
Birde veda etmeden sırlara eriyorsa
Oralı bile olma giderse salla gitsin.
Sevip sevmediğini düşünüp durmaktansa
Tatlı dil güler yüze inanıp da kandığım
Her dem huzur bulduğum o kadın sen değilsin
Yanıp ta küllenmeyen aşk nar’ına yandığım
Özde huzur bulduğum o kadın sen değilsin
Hoyrat rüzgârlar gibi esip hiç yorulmadım
***Aşıkların dilinde roman olup okunsam,
Sende bir aşık gibi oku beni yaz yarim.*** dost yüreğe... yazan kalemin daim olsun....tam puanla kutluyorum....saygılar..