ey…dağların başında eser gibi,
başımda esen deli rüzgar……
ey…şu sahipsiz gönlümün derin sevdası
ey... kara gözlerin gibi kara hasretim,
yollarına bakmaktan yoruldum.
duy beni, duy da gel artık……
asi, deli dolu bir ateş parçasıydın,
elimde tutmaya çalıştığım……
önce ellerimi yaktın……
yüreğime almaya çalıştım seni
seni düşünüyorum bu günlerde,
derin girdin içime,nüfuz ettin……..
dalıp gidiyor gözlerine gözlerim,
ve yaprağın dalından düşüşü gibi,
sessizce………sakin ve aheste…..
herkes anladı da,
kafesteki saka Aliş,
hatta kedimiz minnoş bile…….
bir sen anlamadın.
bu rezil ömür,bu kahrolası hayat,
nihayetsiz bu birliktelik.
çıkılan uzun bir yolculuk esnasında
geçerken çok kısa zaman uzaktan gördüğüm
dikkat çeken ve aklımda kalan bir manzara gibi bir şeydi
seninle yaşadığım…. şu hayat denen yolculukta….
hala özlüyorsam o görüntüyü,
bu nasıl bir düşmanlıktır,hiç bitmiyor,
bu nasıl bir ateştir,hiç sönmüyor,
bu nasıl bir savaştır,sonu gelmiyor,
bu nasıl bir feryattır,gittikçe çoğalıyor
nedir bu anlamsız çatışma
ya bütün hüzünler sinmiş bu şehrin yedi tepesine birden,
ya da bu şehir bütün kederleri bana yükledi bu gece….
sen varsın,yaşıyorsun bu şehirde, nefesini duyar gibiyim,
ama yine yoksun…..yine yoksun…..yoksun yine….
sanki uzatsam elimi sana dokunacak gibiyim,
gözlerinde isyan vardı,
sözlerinde bin bir sitem.
şu koca lanet olası şehirde;
kaybolmuşluğunu,
yokolmuşluğunu anlatıyordu.
parmaklıklardan sonkez,
kaç kere gitme dedim,kaç kere yalvardım ardından,
unuttun mu….
insan elindeyken değerlerinin kıymetini bilmezmiş,
ben değildim kıymet bilmeyen,kadir bilmeyen ben değildim.
bir kere girmişse aklına ayrılık fikri,
düşün bir kez,
bir insanı, bu saatlere kadar kim bekletebilir….
hasta sancılarını saymazsak eğer,
kim herkesin uyuduğu saatlerde uykusuz bırakabilir…
bir ölüm matemi değilse sebep,
kim gecenin bu kör vaktinde ağlatabilir…kim?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!