Benim bilyalarım vardı
Her biri ayrı dünya
Hepsinin vatandaşları farklı
Ne siyah, ne beyaz,
Ne kızılderili, ne zenci
Birinin vatandaşları kırmızı
Gerçekler usulca tatile çıkar
Hayaller gerçekleri kusar
Işıklar tek tek yanarken
Sükûnet gelir,hoyratlık susar
İhtiyaç hanesine yazılmış
Biga'da kıştı
Pencereden bir bakıştı
Ulaşım biraz sıkıştı
Kış Biga'ya yakıştı.
Mazıların üstü bembeyaz kar
Bakır rengi akşamlarda sevdalandım sana.
İçimin karanlığı örtüyordu dışımın aydınlığını
İhtiyarlığın kampanaları kulaklarımda
Aklıma düşüverdin yine öylesine umursamazca
Titredim sevdamın karşılıksız yüksekliğinden
Biraz deniz olsaydı gözüme
Şifa olsun diye sürerdim
Yeter ki temiz olsun
Doya doya yüzerdim.
Belki bir tahta iskelede
Bir masal anlat bana ama içinde deniz olsun.
Bir masal anlat bana ama denizde balıkçı motoru olsun
Bir masal anlat bana ama içinde bir kayık olsun
Bir parça kar koy avucuma
Dikkat et en beyazından olsun ama
En güzel sevinçleri filizlendirsin
Filizlerin en yeşilinden olsun ama
Ben isterim, sen bana aldırma
Bana bir tabak sonbahar getir garson
Acı olmasın ama
Öyle güzel olsun ki
Tadından yenmesin.
Bana bir tabak sonbahar getir dostum
Yağmurlu bir havada çıkacaksın yola
Camında süzülemeyen yağmur damlaları olacak.
Arabaların farları ve stop lambaları rehberin.
Sema baktı denizin yüzüne
Kendi güzelliğine şaştı
Deniz baktı semaya
Aralarındaki aşktı
Pembe mintanını bürünmüş
Sayın H.Başaoğlu; Emin olun bir Biga'lı olarak sizin böyle güzel içten şiirler yazdığınızı bilmiyordum.Profesyonel fotoğrafçılğınız yanında şiir yönünüzüde gördüm,Yüreğinize ve düşüncelerinize sağlık diliyorum.Elimden geldiğince sizi takip etmeye çalışacağım.Sevgi ve saygılarımla hocam...