Yürek deyip geçme.
Kimi ana yüreği sıcacık.
Kimi buzdan kütle
Güneşe duyarsız.
Yürek deyip geçme.
Ne çok elleri var zamanın
kapalı kapılardan,
pencere camlarından
arsızca sızıp gelen...
*
Yıkanmamış,kirli mi kirli eller.
Eskiden darı ya da gelincik tohumu serperlerdi mezarlara
Kuş kılığında dönecek ölüleri beslemek için_________
Demiş Polonyalı şair Czeslaw MİLOSZ.
eylül ,
yılda bir geldiğini sanan ,
benim hüzünlü sevdiğim
asude güzelim...
nerden bilsin bende ,
vedasız bir *eylül* olduğunu..
Sen yoksun !
Dışarda yağmur yağıyor.
Ve ben, yokluğuna ağlıyorum
Kimseler duymuyor figanımı
gece elini eteğini
çekerken zamandan
gümüş bir ay
asılı kalmış gökyüzünde;
belli ki hasretini bekliyor. .
*
Çanakkale Zaferinin 106. yılını kutladığımız bu günlerde. Savaşın acı gözyaşı, yoksulluk , yarım kalmışlık olduğunu kabullenirken, bazı savaşların haklı savaşlar olduğunu da bir kez daha anımsadık. Ne diyordu Mustafa Kemal Atatürk :
*Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir!
* Yurtta barış cihanda barış! *deyip, barışı savunan Mustafa Kemal Çanakkale savaşı sonrası, evlatlarını yitiren Anzaklı analara yazdığı bir mektupta:
" Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz, evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler. Ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır"
Baharın eli iyiden iyiye hissedilir olmuştu. Yaşlı adam sık sık evinin yakınındaki küçük parkta güneşlenmeyi seviyordu. Bazen oyun bahçesinde oynayan çocukların neşesine takılır bazen de kendi sessizliğinde anılarına dalar giderdi. Ara sıra uyukladığı olsa da çocukların neşeli çığlığıyla kendine geliyordu.
Eşi de gidince evin sessizliği çekilmez olmuştu. Zaten oldum olası kendi halinde yaşayıp gidiyordu. Yoktu öyle çok eşi dostu... Ki olanlar da birer birer eksilmişti...
“Yaprak dökümü mevsimindeyiz, kaç günlük misafirliğimiz kaldı belli değil.” diyordu içlenerek.
Bazen zamanın hızına aklı ermiyordu. Daha dün gibiydi babasının durmadan çalışması, anasının evi kıt kanaat idare etmeye çalışması ve çocukluğu...
O sabah yine aynı parka geldi. Biraz parkın içinde yürüdü. Sonra bir banka oturdu. Yüzünü tam tepesinde tüm görkemiyle gülümseyen güneşe çevirdi. Terleyince ceketini çıkarıp bankın üzerine koydu. Halinden memnun görünüyor, güneşin iyiden iyiye ısıttığı kemikleri bayram ediyordu...
Hüzün lacivert kanatlı bir kuş
Gelip gelip konuyor yüreğime
Ansızın bir güz yağmuru
Başlarken gözlerimde...
Erken gelen bir kışta üşüyor ellerim.
Belki bir kuş geçer üstümüzden
Kanadından gümüş bir tel düşer
Yeniden tanımlarız özgürlüğü
Belki dört yapraklı bir yonca
Göz kırpar şansımıza
Yazılır kaderimiz sil baştan
Sağlık, esenlik ve 2024'ü aratmayan bir yıl dilerim,
Sevgi, saygı, muhabbetle...
Öğretmenler Gününüzü içtenlikle kutlarım,
Saygı, sevgi ile daima...
Öğretmenler Gününüzü içtenlikle kutlarım,
Saygı, sevgi ile daima...