Haramzadenin çarkına akar şelale.
Fakir, zenginin kabına olur nihale.
Zengin beyzadeye ballı börek var.
Fakir acından ölsün, ne gerek var.
Üçköprü’nün kozağı
Gareysar’ın bezeği
Güneş gibi ısıtır
Bizim köyün tezeği
Tezek deyip geçmeyin
Sır aradım insanlarda kırk sene
Sırra vakıf sırdaşlara haber sal.
Laf anlattım lafazana yok yere
Sözü olan dildaşlara haber sal.
Yeri geldi yanlışlara herslendim
Oturup dertleşelim baş başa
Gönül koymaz gardaş gardaşa
Gidip dönmeyen göçmen kuşa
Dargın mısın söyle Totak Dağı?
Totak Dağı, tunçtan bir abide
Hazırlandı sefere,
Geliyor Türk ordusu
Kilitlendi zafere
Geliyor Türk ordusu
Dar gelsin yerler sana
Bana zafer zulümdür
Sonu ayrılık olursa
Yenilgiler kabulümdür
Maksuda ermek varsa
Ne oldu bize, hiç böyle değildik
Düğünü, derneği, toy’u unuttuk.
Şehirde dört bir yana dağıldık
Aileyi, akrabayı, boy’u unuttuk.
Şehirde karıştırdık sapı samanı
Üstad Abdurrahim KARAKOÇ’un anısına saygıyla…
Bugün ak'a yarın kara diyenler
Vatandaşı kullandıkça kullanır.
Makam için her naneyi yiyenler
Seni görmek şeker bana bal bana
Şu keyfimin çayı, demi Gareysar
Sensiz olmak eza bana zûl bana
Şu yaramın ol merhemi Gareysar
Karahisar denmiş senin adına
Kırk yıldır yokuş çıktım
Düze gerek kalmadı.
Baharda yaprak döktüm
Güze gerek kalmadı.
Bir ömür araftaydım,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!