Can verdin, kan verdin bedenime.
Taşıdın beni sırtında hamal gibi günlerce.
Salladın beşiğimi tıngır mıngır saatlerce.
Ninniler söyledin soğuk kış gecelerinde.
Yatmadım, yatırmadım seni ıssız gecelerde.
Ağıtlar yaktın ateşler içinde yandığımda.
Dinlemez gecenin mahrem türküsünü.
Beklemez hayal gemisinin limana varışını.
Gündüz arzuyla,umutla doğan güneşin batışını.
Davetsizce girer bedenin mahpus alemine.
Alır, götürür habersiz; bedenin hapsinden ebedi ruhunu.
Yırtılır Azrail’in fırça darbesiyle mutsuzluğun tablosu.
Bahar doğanın bayramı,
Yılın nazlı bebeği.
Doğunca bahar
Başlar vuslat şarkısını söylemeye yağmur.
Erir doğanın yüzünü kaplayan kefen.
Süslenir tabiat gelin misali.
MEMLEKET (HANİ )
Memleketim canım, ciğerim.
Sıra dağlarında gezindiğim,
Gölgende serinlediğim
Heybetli çınarım.
Göğün tatlı yüzünde cirit atıyor kara bulutlar.
Saplanıyor fakirin yüreğine kılıçtan şimşekler.
Düşüyor betonarme şehirlere yağmur katreleri.
Islatıyor şehrin virane evlerini.
Yeni günün umuduyla ötüyor horozlar.
Dağlar oyuk oyuk oyulmakta.
Bedenler kara, yüzler kapkara.
Karanlığın içinde parlayan iki göz.
Kazma, kürek tak tak.
Sesini duyan yok!
Sesine ses veren yok!
Yağ ey yağmur yağ!
Ak pak olsun kirlenmiş gönüller,
Kana bulanmış eller.
Yeşersin çölleşen zihinler.
Aydınlansın ama gözler.
Yaşıyorum güneşsiz, aysız , karanlık dünyamda.
Rengin hiçliğin içinde bir bilmece olduğu mekanda.
Zaman ağır aksak tırmanıyor tekerlek gibi dağa.
Gözlerimdir, ellerim penceresiz hayatımda.
Sestir bana kılavuz karanlığın yolunda.
Ben İslam coğrafyasının mazlum çocuğuyum,
Özgürlüğe uçamayan kanadı kırık kuşuyum.
Silahların gölgesinde mahpus idam mahkumuyum.
Ölümden kaçış, bildiğim tek oyunum.
Yüzümde keder ırmaklarının derin çizgileri,
Gönül sarayının tahtı, sabırsız bekler Belkız’ını.
Gözler Hira Mağarası’nın ağzı gibi,
Sevgilinin gelişine dikili.
Her doğan güneşle Yusuf’un kuyudaki hali gibi,
Umutlar solmadan devam eder aşığın bekleyişi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!