Çökmüş şehrin üstüne karanlığın örtüsü.
Kuşatmış dört biryanı kömür kokusu.
Bekliyor nöbet yüce dağlar,
Gidiyor dağ eteklerinde ateşböceği arabalar.
Geziniyor şehrin sokaklarında kutsanmamış inekler.
Yatıyor sıcak evlerinde körpe fidanlar.
Kayıyor ellerinin arasından zaman.
Kanatlanmış, uçuveriyor maziye.
Ölmeye mahkum bedenin, zamanın kölesi.
Görmez gözlerin, bekliyor seni sonsuzluk.
Yaklaşıyor yılın sonu, başı muamma.
Doğacak yeni bir gün doğacak.
Acı yağmurlarının yağması duracak.
Bitecek gönüllere ıstırap veren bu kış,
Masumiyete batan bu kanlı bakış.
Bahar gelecek
Sonbahardı,
Sararıyordu medeniyetin yaprakları.
Çürüyordu beşeriyetin meyveleri.
Zulmün ateşi yakıyordu mazlumları.
Fitnenin zehri kirletiyordu dimağları.
İnletiyor gökkubbeyi cehaletin sesi.
Duyulmuyor alimlerin Hak'tan sesi.
Yayılmış aleme melek yüzlü ifritler.
Ekiyor insanlar arasında kin ve nefret
Dildaşlar içinde lal olmuşuz.
Silahların gölgesinde ekilir nefretin tohumları.
Düşmanlığın yağmuruyla sulanır öfkenin tarlası.
Patlar barut fıçısı,dökülür toprağa kanlar.
Aranır da bulunmaz merhametin ayak izi.
Gecenin karanlığını aydınlatır top mermileri,
Sığınılacak sessizlik limanı,
Annenin çocuğunun saçlarına şefkatli dokunuşu.
İçinde rengarenk duyguların yüzdüğü,
Düşlerin mavi derinliğidir gece.
Düşlerin yolculuğa çıktığı vakitler.
Sen uyumaya devam et çocuk!
Vicdanlar uyumuş az mı?
Deniz parkında bir oyunluk canın,
Perdelendi insanlık sirkinde ölü anın.
Zengin sofralarda anıldı açlığın.
Tutuldu lüks mabetlerde iki günlük yasın.
Burnun Kaf dağında,
Ayağın çukurda.
Zaman koynunda büyüttüğün karga.
Eksiliyor ömrü hazinenden saniyeler.
Para, mal mülk hepsi oyun.
Endişeli bekleyen milyonlarca öğrenci
Yüzlerinde bir ceylanın yabani ürkekliği.
Gözlerinde bir kumrunun telaşlı bakışı.
Zihinlerinde geleceği kaybetmenin korkusu.
Sınavın ürperten ayak sesleri yaklaştıkça,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!