Tükenmeyen uçsuz bucaksız sevginle
Çağırıp durdun Kabil’i merhametli sesinle.
Gelsin sığınsın huzur veren serin gölgene,
Barışı ve esenliği keyfince tatsın diye.
Kabil’in
Kimi insan ardından iz, kimisi is bırakır bu fani dünyada.
Dağın zirvesinden hayata bakan ile dağın eteğinden bakan arasında
bir dağ kadar fark vardır.
Sınırsız üretim ve tüketime dayanan haz medeniyetinin insanlığı ve insanı tüketmemesini düşünmek kafayı kuma sokmaktır.
Kanatlı dostlarım tabiatın orkestrası.
Sadakat akar öfke bilmez gözlerinden.
Dökülen kana inat okunur Barışın şarkısı.
Süsler gök kubbeyi sevginin nakşı.
Güneş, ay, yıldızlar; börtü böceğin lisan-ı halleri
Allah’ı zikreden derviş, kulluğun numunesi.
Gezdim, dolaştım Facebook sokaklarında.
Havamı attım Twitter sayfalarında.
Resimlerimle gönlümce yaşadım İnstagram’da
Geldim işte tembelliğimle yolun sonuna.
Ölüm sessizliği sarmış hayatımı.
Toptancı olduk toptancı.
Toptan reddediyoruz fikirleri.
Toptan ediyoruz küfürleri,
Okkalı bir o kadar da albenili.
Toptan kabul ediyoruz
Tükenmez kalem gibisin.
Sadece ismin tükenmez.
Tükenmeyeceğini zannediyorsun.
Oysaki her saniye tükeniyorsun.
Bilet aldım Temmuzun yirmi dördüne
Azrail’in, kapısını çalacağını bilmeden.
Selalar okunmuş minarelerden;
Doğduğum topraklarda adı yankılanmış sevdiğimin.
Beyazlara bürünmüş ürkek ceylanımın vücudu.
Fanilik oyununda şeytana olmuş çırak.
Bu ezanlar niçin okunuyor bir bak
İman dolu gönüllerle kutsallaşır toprak.
Kardeşlik aşkından yoksunlar olur helak.
Ecdadımızın kanlarıyla yoğrulmuş toprağımız!
Uykuya yatmış şehir, bürünmüş sessizliğe.
Esiyor yüce dağların serin rüzgarları,
Veda busesi konduruyor elemli yüzüme.
Camlarına perdeler çekilmiş evler;
Sağlı sollu dizilmiş, el sallıyor gidişime.
Vedalar kanatır insan yüreğini,
Sevdalı bülbül gibi söyletir dilleri.
Gurbete atılan ilk adımda,
Açılır hüznün kapısı;
İçilir ayrılığın çeşmesinden acı.
Sallanan eller kanatır içimdeki yarayı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!