Sonsuzlaştırıp saniyeleri
Eriyip asırlar boyunca
Bazen bir kahkanın parlaklığında
Bazen bir ortak hüznün buğusunda
Gözlerinde ben
Erimek için yaratılmışım...
Ne olur bahar
Gel artık!
Çiçeklerin açtığını
İnsana inat
Gökyüzünün gülümsediğini
Göreyim!
Keskin dişlerimi biledim her gece
Doğrayayım dedim kaderi, hep doğrandım
Ben, iki ayakkabının üstündeki ayaklı işkence
Ağlatayım dedim bir kızı, hep ağladım...
Soğuk gecelerde çelik eldivenler giydim
Sabret ey gönül
Sen ne fırtınalar gördün
An geldi bulutlarla bir olup uçtun
An geldi dalga olup kayalarda parçalandın,
Yaprağın hükmü nedir rüzgara
Ve sen kopmuşsun dalından…
Çizgi filimlerdemi kaldı artık,
O beyaz kanatlı ak güvercinler
Annemin dizlerinde dinlediğim
Nerede Pamuk Prenses ve cüceler...
Hiç yaşanmamış baharlar ardında
Bu gün
Sevdanın günüBu yol
Sevdanın sürgünü
Kavuşmak ise
Kefenin düğünü...
İki göz ve bir nokta
Bakmanın, görmenin sırrı
Bir gözden çıkan bin okta
Yakmanın, sevmenin sırrı...
Kültablam dertli, izmaritim çok
Gelecek elbeto gün
Günlerden bir gün, bilemediğim
Ezelle ebed arası bir nokta
Takviimde işaretli, göremediğim...
O, kara kaderin celladı gelecek
Hiç yenilmemiş bir gladyatördüm
Kılıcımın kabzası
Çentik doluydu
Her çentik
Arenalarda
Bir yiğidin sonuydu...
Esirim asırlık küller altında
Hava, hani hava ciğerlerimde
Sonsuzdu alevlerim bir zamanlar
Nedir bu duman, nedir gözlerimde...
Sırları çözülmüş aynalarda ben
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!