Çayımın demine kattığım acı
Kaynadı efkarım taşamadım ki
Gelip de olsaydın derdim ilacı
Dermanım deyip de koşamadım ki
Hoyrat bir türküsün söyler yaşarım
Yokluğunla yamalı
Gecenin lacivert sökükleri
Ayın tel tel saçları
Dolanır yıldızlara
Cümleler alev alır
Ateş böceğinin kanatlarında.
Hüzün bağımın
Son üzüm tanesiydin
Boğazımda kalan.
Ne çıkarabildim seni
Ne de yutabildim
Söylesene yar!
Ben seçemedim
Sen hangi hüznün bahçesindesin
Dalında çiçeklerini kimler koparmış
Kimler takmış yakasına hüzn-ü matem diye
Yürüyüşe diye çıktım yola
Selam verdim sağa sola
Hiç tanımadığım kadına erkeğe çoluk çocuğa
Hatta el bile salladım Zümrüd-ü Anka'ya!
Kedilerle sohbet ettim havadan sudan
Köpeklere dert yandım sıra sıra
Gidelim
Kalk gidelim Zila!
Şiiri sevmeyen insanlar varmış burada...
...türkmenkızı...
Heveskar değilim elin varına
Halin nedir diye soran oldu mu?
Bir umut kim çıkar burdan yarına
Rızkını arayan bilmem buldu mu?
Boş laflar dinlemem külliyen zarar
Sıcağı sıcağına yarama basılan tütün gibi varlığın,
Kanata kanata sarıyor yaralarımı...
...türkmenkızı...
Bir avuç içi kadar olan yüreğine
Sığdıramazsın artık hissettiklerini.
Ve tarifi imkansız duygularla,
İsim ararsın
Yaşadığın muammaya.
Anlatırsın eşe dosta
Uykusuz kalmakta mı vardı
İşin içinde,
Issızlığında ve karanlığında gecelerin
Tek bir anı, bir günü,
Bir kişiyi düşünmektemi vardı...
Gözlerimden uykusuzluk akıp
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!