Rengarek çiçek açmalıyım
Kırlarda bahar niyetine
Gök kuşağından taç yaparak
Beyaz duvağını
Takmalı başına bulutlar
İlk bakınca insan biraz şaşırır
Alev alev yanar, korlu aynalar
İnceden hissiyat umut düşürür
Maneviyat yüklü nurlu aynalar
Maziyi anıp da ufka dalarsın
Saçlarını savuran rüzgârlara tutuldu yüreğim
Dağların yamacında siyah bir gelinciğim
Gel de kırmızılar getir bana
Çiçekli dallarımda dalgalansın sesin
Işıklar pervane baharlarıma
Prangalarıma takılan gözlerin
Dinleyin ağalar dinleyin beyler
Beyazın üstüne toz getirdiniz
Türkmenkızı bakın size ne söyler
Siyaha diyecek söz getirdiniz
Gariban esnafın beli büküldü
Her sabah koşup gelen kuşlarım var firarda,
Umuduma serpilip uçuyorlar ard arda,
Hüzünler toplanarak yoğrulmuş tam kararda,
Gelmedi melûn bahar kaldım hep son baharda
...türkmenkızı...
Yolculuğu hiç bitmedi şairin.
Hissettikçe yazdı kalem,
Yazdıkça daha yoğun hissetti yürek.
Ne yazmak ne hissetmek tüketmedi bu döngüyü
Bir kere demedi lillah
Böyle devam etti ömrü billah
Bulutların gözyaşı ayrılır mı yağmurda
Rüzgârlar da üşür mü fırtınada tufanda
Çizilir mi haritası yüzdeki tebessümün
Kapısı acık bir kafesin esiridir bedenim
Özgürce uçamaz ki kanadı kırık yüreğimin
Gözlerimde uyanır günün ilk ışıkları
Bursa sokakları taş duvar işli
Gezerim yolları öyle kendimce
Hasreti hazanda gözlerim yaşlı
Söyledim delice yazdım delice
Rüzgarda savrulan ateşte külüm
Dikenli tellerle sevginin sınırları çizilir mi Zila?
Buradan öteye geçme denir mi?
Pranga vurulur mu seven yüreğime
Kelepçe takabilir misin
Suç işledi diye hayallerime…
Anlamasın kimse gizli yasımı
Gözyaşı dökmeden ağlayabilsem
Saymadım aylardan ekim kasımı
Söz dinlemez efkâr dağlayabilsem
Çözülmez muamma budur diyerek
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!