Pencereme bir kuş kondu bu sabah,
uyandım ve ceplerime şiirlerimi doldurdum.
Sonra bavuluma kitaplarımı koydum .
En altına yüreğimi..
Yüzünü rüzgara çevir çocuk
Özgürlük senin mayanda var
Ağzındaki lokmaya göz dikenler olur
Dolaşır ayaklarına bir gün
Sen yine de rüzgara çevir yüzünü çocuk
Rüzgar senin kanında var..
RÜZGÂRLI ŞEHİRLERE GİDERİM
Sensiz yaşanacaksa hayat,
Rüzgârlı şehirlere giderim
Sensizliğin adı yok, sonu yok.
Uzak şehirlerden dönen yorgun bir yolcu yüreğim.
O Gün
Bir gün başımı alıp karlı dağlara giderim.
Kimse sormamalı bilmemeli nedenini.
O gün çantamda üç- beş şiir bir de kitaplarım...
En altına yüreğimi…
Sokaklar sensizliğe bürünür ben yürürüm.
Ardımsıra yalnızlığım yürür.
Yürüdükçe kardelenin sessiz yürüyüşüne dâhil olurum.
Oturur gül, karanfil, papatyayla söyleşiriz.
Sorsalar söyleyemem,
Lal olur dillerimiz.
Düşsel bir hayal kurdum
Sevgi yağmurlarıyla yıkanıyordu
Dünyanın her bir yanı…
Ne savaş vardı,
Ne de barut kokusu.
Çocuklar kır çiçekleri gibi
Teze Mezarlarda Çiçekler Açmaz
Kapıyı usul usul aç, uzak yollardan geldim annem.
Yaşlı mevsimlerin ardından taze bir soluk getirdim senin için.
Sarışın bir yaprak gibi toprağa düştüğün günden beri yastayım.
Teze mezarlarda çiçekler açmaz bilirim.
Yanlılığının derinliklerine beni çekme kadın.
Bilirim o yalnızlığın içindeki yangını.
Gözlerinden akan yaşalar kanlı…
Yüreğinin kuytularında, karanlıklarda gül büyümez bilirim.
O kahredici yalnızlığın peşinden sürüklenirken ömrün,
Nefretin kordan ateştir, akan yaşların zehir!
Bahar zamanıdır şimdi.
Yayla göç çiçeği zamanı
Portakallar çiçeği burnunda gelinlik kız…
Nisan yağmurlarıyla yıkanırken şehirler
Birden köy kasababalar yaptım göç çiçeklerinden
Özgürlük şarkıları söylesin diye,
Ey deniz gözlü kız,
Bakıra çalan göğün maliliğinde yoksun!
Varla yok arasında sensiz ve sevgisizim.
Kayıp şehirlerin çıkmazında,
Çocuk düşlerimi saltığa çıkardım, bil!
Yoksan, ölüm çok yakınımdadır.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!